Bu kapsamda, 29 Kasım’da “Boğaziçi Lüferi Bayramı” adıyla bir etkinlik düzenlenecek. Şeflerle birlikte özel projeler hazırlanırken, lüferin gastronomideki yerini güçlendirecek adımlar atılacak.

İTO Başkan Yardımcısı Ahmet Özer, etkinliğin İstanbul Tarım İl Müdürlüğü ve farklı paydaşların iş birliğiyle Samatya’daki Kocamustafapaşa Balıkçı Barınağı’nda gerçekleştirileceğini duyurdu. Özer, 2018’de kurdukları İstanbul Coğrafi İşaret Konsorsiyumu ile birçok yerel ürün için bilimsel araştırmalar başlattıklarını hatırlatarak, bu çalışmaların en somut örneğinin Boğaziçi Lüferi’nin tescili olduğunu ifade etti.

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’ndan 80. yıla özel kutlama
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’ndan 80. yıla özel kutlama
İçeriği Görüntüle

“Boğaziçi Lüferi sadece bir balık değil, İstanbul kültürünün yaşayan bir simgesi” diyen Özer, Osmanlı döneminde saray sofralarının gözdesi olan lüferin halk arasında ‘Boğazın Sultanı’ olarak anıldığını vurguladı. “Evliya Çelebi’den günümüze uzanan bu mirası artık coğrafi işaretle koruma altına aldık. TÜRKPATENT’e yaptığımız başvuru Ocak 2024’te sonuçlandı ve Boğaziçi Lüferi resmen tescillendi.” diye konuştu.

“Sırada İstanbul Lakerdası var”

Özer, bir diğer geleneksel lezzet olan İstanbul Lakerdası için de tescil sürecinin devam ettiğini belirtti:
“Palamut veya torikten yapılan bu tuzlama yöntemi, İstanbul mutfağının hem tarihi hem ekonomik açıdan önemli bir parçası. Bu ürün de coğrafi işaret aldığında gastronomi ve turizm açısından kente yeni bir değer kazandıracak.”

İTO’nun İstanbul’un yerel tatlarını koruma ve tanıtma vizyonuna değinen Özer, yürütülen projeleri şöyle özetledi:
“Boğaziçi Lüferi Bayramı’nın yanı sıra, Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) ile öğrencilere yönelik atölyeler düzenliyor, ‘Boğaziçi Lüferi Tarif Kitabı’ hazırlıyoruz. Ayrıca lüferin doğru şekilde menülere dahil edilmesi için restoranlarla iş birliği yapıyoruz. "

“Boğaziçi Lüferi ayrı bir tat, ayrı bir lezzet”

İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürü Suat Parıldar, İstanbul’un beş farklı üründe coğrafi işaret sahibi olduğunu ve bu sayıyı artırmak için yoğun şekilde çalıştıklarını söyledi.
Kentte denizden elde edilen ürünlerin doğru zamanda tüketiciyle buluşması için projeler yürüttüklerini belirten Parıldar, “Eylül ortasından ocak ayı ortasına kadar lüfer en yağlı ve lezzetli dönemindedir. Ancak Boğaziçi Lüferi, bu lezzetlerin içinde ayrı bir yere sahiptir.” dedi.

“Boğaziçi Lüferi bir kültürel miras”

MSA Yönetici Direktörü Sitare Baras ise Boğaziçi Lüferi’nin coğrafi işaretle tescillenmesini, İstanbul’un deniz ürünleri kültürü açısından tarihi bir adım olarak değerlendirdi:
“21 yıldır MSA çatısı altında coğrafi işaretli ürünlerin korunması ve tanıtımı için çalışıyoruz. Boğaziçi Lüferi yalnızca bir balık türü değil, İstanbul’un kültürel mirasının bir parçası. Bu bilinçle geleceğin şeflerine ve mutfak severlere sürdürülebilir avlanma ve yerel ürünlerin değeri konusunda eğitim veriyoruz. İstanbul Ticaret Odası’yla birlikte lüferin tanıtımı ve korunması için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”