Bu hafta takvimde bir fuar yoktu. Salon kapıları açılmadı, stantlar kurulmadı, ışıklar yanmadı.

Ama fuarcılık açısından uzun zamandır yaşanan en hareketli haftalardan biri geride kaldı. Çünkü bu hafta sahne yoktu, perde arkası vardı. Metrekare konuşulmadı, yapı konuşuldu. Vitrin kapalıydı ama mutfak çalışıyordu.

Görünmeyen Kahramanlar Aynı Masaya Oturdu

İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen Tüm Fuar Tedarikçileri Derneğinin tanıtım ve üyelerle tanışma toplantısı, haftanın en anlamlı adımlarından biriydi.

Sadık Koca, tedarikçileri “görünmeyen kahramanlar” olarak tanımladı. Bu tanım yerinde.

Ben buraya şunu ekliyorum: Görünmeyen olabilirler ama bu sektör onların üzerinde ayakta duruyor. Fuar tedarikçileri bu sektörün omurgasıdır.

Işık yanıyorsa, stand ayakta duruyorsa, ziyaretçi kendini güvende hissediyorsa orada sahnede görünmeyen ama yükü taşıyan bir emek vardır.

Tedarikçileri aynı masaya oturtmak bu sektörde kolay iş değildir. Dağınık bir yapı vardır, herkes kendi işinin derdindedir. Ama sorunlar ortaktır.

Bu nedenle Sadık Koca ve TFTD yönetiminin yaptığı şey, sıradan bir dernekleşme değil; gecikmiş bir ihtiyacın karşılığıdır.

Zor bir işe talip oldular. Ve bu sektör adına önemlidir.

Bu Hafta Masalar Kuruldu

Bu hafta sahada bir fuar yoktu. Ama sektör adına önemli başlıklar masaya yatırıldı.

Hizmet İhracatçıları Birliği bünyesinde Fuarcılık Komitesi toplandı.

Komite Başkanı Cihat Alagöz, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yusuf Karakaş, Genel Sekreter Dr. Fatih Özer ve komite üyelerinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda; sektöre yönelik yürütülen teşvik programları ile fuarcılığın güncel sorunları ve çözüm önerileri ele alındı.

Bu toplantıların ayırt edici tarafı şuydu: Sadece sorunlar sıralanmadı. Sorumluluk alanları, işleyiş mekanizmaları ve çözüm yolları da konuşuldu.

Bu ayrım önemlidir.

Ankara Hattı Açık, Başlıklar Doğru Yere Taşınıyor

Bu hafta sektör adına önemli bir temas da Ankara’da gerçekleşti.

Türkiye Fuar Yapımcıları Derneği Başkanı İlhan Ersözlü, Teknik Fuarcılık Yönetim Kurulu Başkanı Necip Güney ile birlikte, T.C. Ticaret Bakanlığı Bakan Yardımcısı Volkan Ağar ile bir görüşme gerçekleştirdi.

Görüşmede; Türkiye fuarcılık sektörünün ihracata etkisi, uluslararası tanıtıma katkısı ve sektörün mevcut durumu ele alındı.

Bu görüşme bir sonuç bildirgesi üretmedi. Ama şunu gösterdi: Fuarcılık artık sadece kendi içinde konuşulan bir alan değil. Doğru başlıklarla, doğru muhataplara taşınıyor.

Ve bu sürecin masada kalmadığını gösteren önemli bir gelişme de İstanbul Fuar Merkezi’nden geldi.

İFM’de Yeni Hol Dönemi Başlıyor

İstanbul Fuar Merkezi Genel Müdürü Haluk Kanca, uzun süredir beklenen önemli bir gelişmeyi paylaştı.

İFM’de yeni hol binası için ihale süreci tamamlandı. Ruhsat işlemleri sonuçlandı ve inşaat süreci fiilen başlıyor.

Yılbaşının hemen ardından temel atma töreninin gerçekleştirilmesi planlanıyor.

Toplam 40 bin metrekarelik alana yayılacak yeni yapı; 20 bin metrekare giriş katı, 20 bin metrekare üst kat olmak üzere iki bölümden oluşacak.

Üst kat, çok amaçlı bir salon olarak tasarlandı. Kongrelerden farklı organizasyonlara, hatta spor müsabakalarına kadar geniş bir kullanım alanına sahip olacak.

Akustik yapısından askı sistemine kadar tüm detayları düşünülmüş olan bu yatırımın, iki yıl içinde tamamlanması hedefleniyor.

Yeni hollerin devreye girmesiyle birlikte İstanbul Fuar Merkezi’nin toplam fuar alanı 100 bin metrekareden 140 bin metrekareye ulaşacak.

Bu, yalnızca bir bina yatırımı değil; İstanbul’un ve Türkiye’nin fuarcılık iddiasına dair güçlü bir göstergedir.

Bu Hafta Şunu Net Gördüm

Bu hafta şunu net biçimde gördüm:

Fuar yoktu ama sektör durmuyordu. Koşu yoktu ama masalar doluydu. Vitrin kapalıydı ama mutfak çalışıyordu.

Bir yanda omurgayı bir araya getirme çabası, bir yanda kamu tarafında açılan kapılar, diğer yanda geleceğe dönük somut yatırımlar…

Bunlar ayrı ayrı gelişmeler değil. Aynı fotoğrafın parçaları.

Don Kişot Meselesi

Geçen hafta “Ben Don Kişot muyum?” diye sormuştum. Bu hafta gördüklerimden sonra şunu söyleyebilirim:

Rüzgâr değirmenlerine karşı tek başına yürüyen biri yok artık. Aynı masada oturmaya çalışan, aynı dili arayan bir sektör var.

Eksiklerimiz çok. Yolumuz uzun.

Ama bu hafta ilk kez, arkaya dönüp baktığımda aynı yükü taşıyanların aynı karede durduğunu gördüm.

Fuar yoktu. Ama fuarcılık yapıldı.