Bu soru bana ait değil. Bu hafta yaptığım bir görüşmede, üst düzey bir devlet yetkilisinin ağzından çıktı.

Fuarların geleceğini, sektörün yaşadığı sıkışmayı, sahadaki dağınıklığı konuşurken bir noktada durdu ve şunu söyledi: “Artık fuarlar bitti.”

İlk refleksim itiraz etmek oldu. Çünkü sahada olan biri olarak, fuarların hâlâ ticaret için, temas için, güven için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Üretim yapan ülkeler için fuar, sadece satış yapılan bir alan değil; ilişki kurulan, kendini anlatılan, varlık gösterilen bir zemin.

Anlattım. Dinledi. Sonra bana bakıp gülümseyerek şunu söyledi: “Sen biraz Don Kişotluk yapıyorsun.”

O an sustum. Ama bu cümle günlerdir kafamın içinde dönüp duruyor.

Dünya Değişti, Buna İtiraz Yok

Devlet yetkilisinin söyledikleri temelsiz değildi. Dünya gerçekten değişiyor.

E-ticaret büyüyor. Dijital platformlar, yapay zekâ destekli satış sistemleri ve veri odaklı pazarlama modelleri şirketlerin karar alma biçimini dönüştürdü.

Bugün birçok alıcı, fuara gelmeden önce ne alacağını, kimden alacağını, hangi fiyata alacağını zaten biliyor. Eskiden fuarda keşfedilen ürünler bugün ekranda bulunuyor. Eskiden yüz yüze kurulan ilk temas, artık bir LinkedIn mesajıyla başlıyor.

Bunları inkâr etmek Don Kişotluk olurdu. Ben de etmiyorum.

Ama hikâye burada bitmiyor.

Pandemi Bize Sert Bir Ders Verdi

Pandemi dönemini hepimiz hatırlıyoruz. Fuarlar durdu. Salonlar kapandı. Sektör neredeyse nefessiz kaldı.

Herkes hızla dijitale yöneldi. Online fuarlar yapıldı. B2B toplantılar ekranlara taşındı. Sanal stantlar, dijital kataloglar, video sunumlar devreye girdi.

Ve sonra pandemi bitti.

Dünyada fuarlarda ciddi bir hareketlenme başladı. Katılımcı sayıları arttı. Ziyaretçi ilgisi yükseldi. Birçok sektörde fuarlar pandemi öncesinin bile üzerine çıktı.

Çünkü şunu gördük: Ekran işi kolaylaştırıyor ama güveni tek başına kurmuyor. Mail satış getiriyor ama ilişkiyi derinleştirmiyor. Bazı ticari bağlar hâlâ el sıkışmayı, göz göze gelmeyi, aynı masada oturmayı gerektiriyor.

Pandemi bize çok net bir şey gösterdi: Dijital güçlü ama eksik.

Fuarcılık ile E-Ticaret Aynı Şey Değil

Burada yapılan en büyük hata şu: Fuarcılık ile e-ticaret karşı karşıya konuluyor.

Bu yanlış.

E-ticaret hızdır. Fuar derinliktir.

E-ticaret işlemdir. Fuar ilişkidir.

E-ticaret satış kapatır. Fuar güven inşa eder.

Biri diğerinin yerine geçmez. Birbirini tamamlar.

Sorun fuarların varlığı değil. Sorun, fuarların bu yeni ticaret düzenine göre kendini yeterince yenileyememesi.

Hâlâ sadece metrekare konuşuyorsak, hâlâ ziyaretçi sayısıyla övünüyorsak, hâlâ içeriği, veriyi, niteliği ikinci plana atıyorsak elbette biri çıkar ve “fuarlar bitti” der.

Bugün Sorulmayan Sorular Yarın Karşımıza Çıkar

Bugün şu soruları yeterince sormuyoruz:

Bu sektörün orta vadeli bir planı var mı Kim neyin sorumluluğunu alıyor Kriz anında kim masada kalıyor İnsan yetiştirmek kimin görevi Veri kimde, karar kimde

Bu sorular sorulmadığı sürece, fuarlar yapılır ama sektör güçlenmez.

Bir gün bakarsınız, takvim doludur ama yön başkasındadır. Salon açıktır ama karar başka yerden alınır.

Bu bir gecede olmaz. Sessizce olur.

Hazırlıksız Yakalanmak Asıl Tehlike

Bugün fuarcılıkta ciddi bir boşluk var. Planlama eksik. İnsan kaynağı yetersiz. Eğitim yok. Uzun vadeli strateji yok.

Bu boşluk dururken, yabancı bir organizatör gelip bu alanı doldurduğunda buna şaşırmak anlamsız.

Bu bir milliyet meselesi değil. Bu bir iş modeli meselesi.

Eğer yerli fuarcı güçlü olursa, yabancı gelir ama denge bozulmaz. Eğer yerli zayıfsa, boşluğu kim görürse doldurur.

Piyasanın doğası budur.

Son Söz

Belki Don Kişot’um. Ama rüzgâr değirmenlerine saldırmıyorum.

Evet, dünya değişiyor. Evet, dijital büyüyor. Evet, ticaret dönüşüyor.

Ama pandemi bize şunu çok net gösterdi: Ekran her şeyi çözemiyor. Bazı ilişkiler hâlâ yüz yüze kuruluyor. Bazı güvenler hâlâ aynı salonda, aynı masada inşa ediliyor.

Bu yüzden “fuarlar bitti” cümlesi beni rahatsız ediyor. Çünkü eksik.

Fuarlar bitmedi. Fuarlar dönüşmek zorunda.

Eğer fuarcılığı dijitalle birlikte düşünmezsek, e-ticaretle entegre etmezsek, insanı, veriyi ve içeriği merkeze almazsak o zaman gerçekten bir gün “fuarlar bitti” cümlesi kimseyi rahatsız etmez.

Asıl tehlike de tam olarak budur.