Sektör Var Ama Sahiplik Zayıf

Bu soruyu artık erteleyemeyiz.
Çünkü mesele bir fuarın kim tarafından düzenlendiği değil,
Türk fuarcılığının gelecekte var olup olmayacağıdır.

Bugün yüzeyde her şey yolunda gibi görünüyor.
Salonlar açık, takvimler dolu, toplantılar yapılıyor, lansmanlar düzenleniyor.
Ama perde arkasında bambaşka bir tablo var.

Türk fuarcılığı, sessizce elinden kayıyor.

Sektör Var Ama Sahiplik Zayıf

Herkes bu sektörden söz ediyor.
Herkes fuarlar üzerinden plan yapıyor.
Herkes bu pastadan pay istiyor.

Ama sahiplik, konuşarak olmaz.
Sahiplik, risk alarak olur.
Sahiplik, kaybı göze alarak olur.

Bir fuar iptal olduğunda,
çekler döndüğünde,
salon kirası beklemediğinde,
uluslararası katılımcı sorun çıkardığında
masada kim kalıyor?

Cevabı biliyoruz.
Her zaman aynı birkaç kişi.

O yüzden şunu net söylemek gerekiyor:
Bu sektörün yükünü taşıyanlar ile sesini yükseltenler aynı kesimler değil.

Yabancı Fuar Şirketleri Bu Pazara Kalıcı Geliyor

Bugün yabancı fuar şirketlerinin Türkiye’ye ilgisi artıyor.
Bu ilgi, kısa vadeli değil.
Bu ilgi, takvimlik değil.
Bu ilgi, hakimiyet kurmaya yönelik.

Sermaye güçleri yüksek.
Zarar etmeyi sorun etmiyorlar.
Uzun vadeli plan yapıyorlar.
Takvimi ele geçiriyorlar.
En iyi tarihleri kilitliyorlar.
Salonlarla uzun vadeli anlaşmalar yapıyorlar.

Biz hâlâ günü kurtarmanın hesabındayız.

Bugün salonu kiralayan yabancı,
yarın katılımcı portföyünü getirir,
ertesi gün pazarı kendi kurallarına göre şekillendirir.

Bu noktadan sonra fuar, yerli olmaktan çıkar.
Sadece Türkiye’de yapılan bir yabancı etkinliğe dönüşür.

Türk Firmaları Kendi Ülkesinde Kenara İtilebilir

Bugün Türk firmaları fuarlara katılabiliyor.
Ama yarın bu bir garanti değil.

Yabancı organizatör için öncelik
yerel sanayici değildir.
Öncelik kendi global müşterisidir.

Takvim çakışırsa,
yer darlığı olursa,
fiyat artarsa
ilk dışarıda kalan her zaman yerli olur.

Kendi ülkesinde
kendi salonunda
ikinci planda kalan bir Türk sanayicisi tablosu
giderek daha olası hale geliyor.

Bu durumu yaşayan tek ülke biz olmayız.
Birçok pazarda aynısı yaşandı.
Ders almayanlar aynı sona gitti.

Türk Fuarcılığı Kendi Toprağında Seyirci Kalabilir

Asıl tehlike burada.

Salon var
fuar var
kalabalık var
ama karar mekanizması yok.

Yönetim başka yerde
strateji başka yerde
kazanç başka yerde

Türk fuarcılığı kendi ülkesinde
figüran konumuna düşebilir.

O gün geldiğinde
“neden böyle oldu” diye soran çok olur
ama cevap değişmez:

Zamanında sahip çıkılmadı.

Bu Bir Rekabet Meselesi Değil Bir Var Olma Meselesi

Bu yazı yabancıya karşı bir yazı değil.
Rekabete karşı hiç değil.

Ama rekabet
eşit şartlarda olur.

Eğer biri sınırsız sermaye ile
uzun vadeli zarar planıyla
devlet destekli stratejilerle geliyorsa
ve diğeri günü kurtarmaya çalışıyorsa
buna rekabet denmez.

Bu, yavaş yavaş tasfiye olur.

Son Söz

Bu sektör sahipsiz değil.
Ama sahip gibi davranan çok az.

Bugün sorulmayan sorular
yarın geri dönülmez sonuçlar doğurur.

Eğer bugün Türk fuarcılığına sahip çıkılmazsa
yarın bu sektörü anlatacak
Türk fuarcı bile kalmayabilir.

Ve açık konuşmak gerekir:

Bu gidiş Türk fuarcılığının bitişine gider.

Bugün susanlar
yarın kendi ülkesinde
yer bulamadığında şaşırmasın.

“Bu sektörün sahibi kim” sorusu
bir köşe yazısı sorusu değil
bir beka sorusudur.

Ve bu sorunun cevabı
her geçen gün daha da gecikmektedir.