Küresel İnsan Kaynakları sektöründe yapay zekâ pazarı, 2024’te 7 milyar dolar seviyesindeyken, 2029’a kadar yıllık %19’un üzerinde büyüyerek 14 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Daha geniş ölçekte bakıldığında, yapay zekâ ekonomisi de hızla büyüyor: 2025 sonunda 391 milyar dolara ulaşan pazarın, 2030’da 1,81 trilyon doları aşması öngörülüyor.
Kurumlar, işe alım süreçlerinde zaman ve verimlilik kazanmak için yapay zekâ çözümlerine yöneliyor. Bugün şirketlerin %87’si işe alım süreçlerinde AI’dan faydalanıyor. Ücretlendirme ve dengeleme stratejilerinde de yapay zekâya güven artıyor: 2025’e ait bir Korn Ferry araştırmasına göre, şirketlerin %22’si ücret kıyaslamalarında, %63’ü ise değerlendirme aşamasında yapay zekâ kullanıyor.
Yatırımlar ve Bütçeler Hızla Artıyor
McKinsey verilerine göre, yöneticilerin %92’si önümüzdeki üç yıl içinde AI yatırımlarını artırmayı planlıyor; %55’i ise bu artışı minimum %10 olarak öngörüyor. Yapay zekâ çözümleri, işe alım, yetenek yönetimi, performans takibi ve ödeme politikaları gibi alanlarda daha hızlı, akıllı ve adil süreçler vaat ediyor. Ancak “insanın son karar hakkı” hâlâ kritik önemde. Teknoloji odağımızı korurken, insan-AI dengesi yeniden tanımlanıyor. AI tabanlı analitik ise çalışan memnuniyeti ve duygusal analiz gibi alanlarda proaktif İK yönetimini mümkün kılıyor. Ücretlendirme ve yetenek yönetiminde kişiselleştirme ve adalet dengesi, AI sayesinde ölçeklenebilir hâle geliyor. AI, İK’yı destekleyen bir “cobot” olarak insanı güçlendirirken, yöneticileri daha stratejik rollerle buluşturuyor.
UKX Kurucusu Uğur Karaboğa, global ölçekte AI destekli insan kaynakları çözümlerinin artık sadece teknoloji şirketlerinin değil, tüm sektörlerde öncelikli bir gündem maddesi hâline geldiğine dikkat çekiyor. Karaboğa, “Dünya genelinde İK’da AI yatırımları yıllık ortalama %19’un üzerinde büyüyor ve 2029’a kadar iki katına çıkması öngörülüyor. Türkiye’de tablo farklı; pazar potansiyeli çok yüksek olmasına rağmen, kurumsal AI adaptasyonu hâlâ başlangıç seviyesinde. Globalde şirketlerin %87’si işe alım süreçlerinde AI kullanırken, Türkiye’de bu oran %25-30 civarında” diyor.
Global ve Türkiye arasındaki farkın bir dezavantaj olmadığını vurgulayan Karaboğa, şunları ekliyor: “Bu fark aslında bizim için büyük bir fırsat. Henüz doygunluğa ulaşmamış bir pazarda, doğru teknoloji yatırımları ve stratejik yol haritalarıyla markalar, sadece kendi pazarında değil, global ölçekte de birkaç yıl içinde sıçrama yapabilir. Yapay zekâ çözümleri, doğru kullanıldığında zaman, maliyet ve kaliteyi aynı anda optimize eden nadir araçlardan biri. Ancak bu teknolojiyi sadece hız ve otomasyon odağında değil, çalışan deneyimi, adalet algısı ve yetenek yönetimi gibi insani boyutlarda da konumlandırmak gerekiyor. Vizyonumuz, Türkiye’nin AI tabanlı insan kaynakları çözümlerinde sadece takip eden değil, ihraç eden bir ülke hâline gelmesi. Gelecekte rekabet, yalnızca en iyi ürünü üretmekten değil, en iyi yeteneği çekip elde tutabilmekten geçecek.”


