Kurumsal esenlik çözümleri alanında faaliyet gösteren Wellbees’in her yıl yayımladığı “Esenlik Haritası”, 2025 yılında çalışanların psikolojik destek ihtiyaçlarında dikkat çekici bir değişime işaret etti. Rapora göre, psikolojik destek alan her üç çalışandan biri kaygı (%19,3) veya stres (%14,1) nedeniyle bir uzmana başvurdu. Ancak bu yıl listenin zirvesinde, %19,8 oranıyla evlilik ve ilişkiler konusu yer aldı.
İş dünyasının esenlik verilerini düzenli olarak analiz eden Wellbees’in 2025 araştırması, küresel ekonomik belirsizliklerin ve sosyal baskıların çalışanların yalnızca iş yaşamını değil, özel hayatını da derinden etkilediğini ortaya koydu. Araştırma, profesyonel ve kişisel hayat arasındaki sınırların giderek silikleştiğine dikkat çekiyor.
Kaygı, stres ve depresyon ilk sırada
2025 yılı boyunca çalışanların Wellbees uygulaması üzerinden çevrim içi olarak gerçekleştirdiği psikolojik danışmanlık görüşmelerinin %19,3’ü kaygı, %14,1’i ise stresle başa çıkma amacıyla yapıldı. Böylece çalışanların %33,4’ünün, yani her üç kişiden birinin kaygı veya stres nedeniyle uzman desteği aldığı belirlendi. Bu oran, geçen yıla kıyasla %5,6’lık bir artışa işaret ediyor.
Kaygı ve stresin yanı sıra depresyon, iletişim problemleri, öfke kontrolü ve iş yaşamına bağlı başvuruların toplamı ise %56,5’e ulaştı. Bu tablo, ruhsal yükün çalışanların gündeminde ne denli merkezi bir yer tuttuğunu gözler önüne serdi.
Evlilik ve ilişkiler öne çıktı
Psikolojik destek başvurularında ilk sıraya yerleşen evlilik ve ilişkiler başlığı, %19,8’lik oranıyla dikkat çekti. Bu alandaki başvuruların geçen yıla göre %24,5 artması, özel hayatta yaşanan sorunların çalışma yaşamına doğrudan yansıdığını gösterdi. Ayrıca çalışanların %5,44’ünün ebeveyn-çocuk ilişkileri nedeniyle destek alması, aile içi dinamiklerin 2025’in en önemli esenlik gündemlerinden biri haline geldiğini ortaya koydu.
“Evde yaşanan sorunlar iş hayatını doğrudan etkiliyor”
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu, aile ve ilişki problemlerinin iş performansı üzerindeki etkisine dikkat çekti. Global araştırmaların, bu tür sorunlar yaşayan çalışanlarda %30’a varan verimlilik kaybı, artan presenteizm ve zayıflayan karar verme becerileri ortaya koyduğunu belirten Abacıoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Evde yaşanan kopuşlar, iş yerindeki ilişkilere, ekip dinamiklerine ve lider-çalışan bağlarına hızla sirayet ediyor. Bu nedenle şirketlerin 2026’dan itibaren psikolojik güvenliği, açık iletişimi ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren sosyal esenlik yatırımlarını önceliklendirmesi büyük önem taşıyor.”
Kadınlar kaygı, erkekler ilişkiler için destek aldı
Raporda, psikolojik destek başvurularının cinsiyet ve kuşaklara göre farklılaştığı da görüldü. Kadın çalışanlar en çok kaygı nedeniyle destek alırken, erkeklerde evlilik ve ilişkiler başvuruları ilk sırada yer aldı. Kuşak bazında değerlendirildiğinde ise Y kuşağında evlilik ve ilişkiler öne çıkarken, Z ve X kuşaklarında kaygı en yaygın başvuru nedeni oldu.
Beslenme danışmanı başvurusunda yıllar sonra ilk sıra değişti
Beslenme danışmanı başvurularında son yıllarda üst üste ilk sırada yer alan kilo kontrolü, bu yıl yerini egzersiz ve sporcu beslenmesine (%19,4) bıraktı. Sağlıklı beslenme alışkanlığı, vegan-vejetaryen beslenme ve duygusal beslenme de beslenme danışmanı başvurularının öncelikli nedenleri oldu.
Spora motive olmak için destek alındı
2025 yılında Wellbees’in spor ve egzersiz danışmanlarına en çok, geçen yıl olduğu gibi spor alışkanlığı motivasyonu (%42,3) için başvuruldu. İlk beşte yer alan diğer başvuru nedenleri, kuvvet-kondisyon, esneklik-hareketlilik, kardiyo egzersizleri ve sıkılaşma olarak sıralandı.
Melis Abacıoğlu: “İdare etmenin yerini ‘neden dayanıyorum’ sorgulaması aldı”
2025 Esenlik Haritası’nın iş dünyası için önemli bir uyarı niteliğinde olduğunu söyleyen Wellbees CEO’su Melis Abacıoğlu, “Son birkaç yıldır dünya genelinde yaşanan polikriz döneminde insanlar ayakta kalmaya ve ‘idare etmeye’ odaklandı. Ancak 2025 itibarıyla büyük şokların ardından gelen görece durağanlık, başka bir süreci tetikledi ve ‘nasıl dayanırım’ sorusunun yanına ‘neden dayanıyorum’ sorusu da eklendi. Bu sorgulama da en çok, kimlik, aidiyet ve anlam ihtiyacının merkezinde yer alan evlilik ve ilişkilerde kendini gösterdi. Araştırmalar, aile ve ilişki problemleri yaşayan çalışanlarda %30’a varan verimlilik kaybı, artan presenteizm (işte olup zihnen orada olamama) ve daha zayıf karar verme becerileri görüldüğünü ortaya koyuyor” dedi.
“Bireysel esenliğin ötesine geçip bağları güçlendirmek gerekiyor”
Meselenin sadece bireysel performans kaybı ile sınırlı olmadığına dikkat çeken Abacıoğlu şöyle devam etti; “Son on yılda esenlik yaklaşımları büyük ölçüde bireyin dayanıklılığına, stres yönetimine ve kişisel iyilik haline odaklandı. Oysa bugün sistemin, içindeki bireyler kadar değil, bireyler arasındaki bağlar kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Bu nedenle evde yaşanan kopuşlar da iş yerindeki ilişkilere, ekip dinamiklerine ve lider-çalışan bağlarına hızla sirayet ediyor. Bu noktada şirketlerin artık yalnızca bireysel esenliği destekleyen çözümlerle yetinmeyip psikolojik güvenliği, açık iletişimi ve insanlar arasındaki bağları güçlendiren sosyal esenlik yatırımlarını önceliklendirmesi gerekiyor. Zor zamanlarda dahi konuşabilen, bağ kurabilen ve birbirine tutunabilen organizasyonlar, hem insanı hem performansı koruyan gerçek güvenlik ağlarını oluşturabiliyor. Wellbees olarak biz bu sürece katkı vermek için çalışanların ailelerine de uzman desteği sağlıyoruz.”




