USİKAD Danışma Kurulu Üyesi, akademisyen ve teknoloji iletişim uzmanı Ecehan Ersöz, bu bağlamda, “Artık asıl sorgulamamız gereken soru 'Makineler düşünebilir mi?' değil; 'Biz hâlâ gerçek anlamda düşünebiliyor muyuz?' olmalı” değerlendirmesinde bulundu.
Bir zamanlar sadece bilimkurgu filmlerinde gördüğümüz sahneler, artık günlük hayatımızın bir parçası haline geldi. ChatGPT gibi dil modelleri, otonom araçlar ve kuantum teknolojileri, insan–makine etkileşimini bambaşka bir boyuta taşıyor. Ecehan Ersöz, yapay zekânın 70 yılı aşkın serüvenini ve insanlık üzerindeki etkilerini ele alırken, “İnsanlık tarihinin bu yeni çağında, insanın makinelerden çok kendini yeniden keşfetmesi gerekiyor” dedi.
Teknoloji dünyasının son yıllarda en çok tartışılan konularından biri yapay zekâ. Alan Turing’in 1950’lerde başlattığı bu yolculuk, günümüzde ChatGPT’den otonom araçlara, kuantum bilgisayarlardan metamateryal bilinç alanlarına kadar uzanan dev bir dönüşüm sürecine dönüştü. Ecehan Ersöz, “Veri artık çağımızın yeni petrolü değil; sinir sistemidir. Veri–Politika–Etki üçgeninde denge kurulabilirse, dijital toplum daha kapsayıcı, adil ve özgür bir geleceğe ilerleyebilir. Aksi hâlde yapay zekâ yalnızca teknolojik bir devrim değil; sosyolojik bir kırılmaya da yol açabilir” ifadelerini kullandı.
1956 Dartmouth’tan 2023 ChatGPT’ye: Yapay Zekânın Yolculuğu
Ersöz, yapay zekânın tarihindeki kritik dönüm noktalarına dikkat çekerek, 1956’da John McCarthy öncülüğünde Dartmouth College’da düzenlenen konferansı “yapay zekânın doğum anı” olarak nitelendiriyor. 1980’lerde uzman sistemler, 1997’de Garry Kasparov’un IBM’in Deep Blue’suna yenilgisi, 2012’de derin öğrenme devrimi ve 2023’te ChatGPT’nin hayatımıza girişi, bu yolculuğun önemli kilometre taşları olarak öne çıkıyor. Ancak süreç yalnızca başarı hikâyelerinden ibaret değil. Ersöz, “1974–1980 arasında yaşanan ‘yapay zekâ kışı’ gibi dönemler, beklentilerin karşılanamaması nedeniyle araştırma fonlarının kesilmesine yol açtı. Bu dönemde Geoffrey Hinton gibi bilim insanlarının çalışmalarını sürdürmesi büyük önem taşıdı” değerlendirmesinde bulundu.
Dijital Devrim: Düşünce Akışına Temas Eden Teknoloji
Dijital devrimin, insanın yalnızca çevresini değil, zihnini de yeniden tanımladığını kaydeden Ersöz, "Beynin sinaptik bağlantılarında dolaşan bir fikir, saniyeler içinde yapay zekâ motorlarının veri ağına karışıyor ve milyarlara ulaşabiliyor. Bu, bireysel varoluşumuzun ve kolektif hafızamızın yeniden yazıldığı bir dönem." şeklinde ifade etti.
Bu dönüşümle birlikte "füzyon zeka" kavramını ortaya atan Ersöz, insan ve yapay zekâ çıktılarının sinerjisinin tıpkı nükleer füzyon gibi yepyeni sonuçlar doğurduğunu söyledi.
Ekonominin Yeni Mühendisi
Yapay zekânın ekonomik etkilerini değerlendiren Ersöz, onu "ekonominin mühendisi" olarak tanımlarken,
Üretim: Sanayi 4.0 ile kalite kontrol, hiperotomasyon, hiperbağlantılılık, kestirimci bakım ve "karar veren fabrikalar" dönemi başladı. Finans: Algoritmik trading ve kişiselleştirilmiş yatırım tavsiyeleri sektörü dönüştürdü. Hizmet: Chatbot'lar müşteri hizmetlerini devralırken, öneri sistemleri satın alma davranışlarını yönlendiriyor. Tarım ve Sağlık: Veri analitiği, verimlilik projeksiyonları ve yüksek doğrulukta tıbbi teşhisler mümkün hâle geldi. Ersöz, önümüzdeki yıllarda verimlilik kazançlarının, tamamen yapay zekâ tabanlı iş modellerinin ve küresel rekabetin yeniden şekillenmesinin ekonomik büyümenin ana motoru olacağını öngörüyor.
İş Gücü Dönüşümü: Tehdit mi, Yeniden Yapılanma mı?
Yapay zekâ otomasyonunun muhasebecilerden çağrı merkezi çalışanlarına kadar birçok mesleği dönüştürdüğünü belirten Ersöz, bu sürecin aynı zamanda yeni iş kolları doğurduğunu ifade etti. Prompt mühendisleri. Yapay zekâ etiği uzmanları. Veri hikâye anlatıcıları. İnsan–makine etkileşimi tasarımcıları. Yapay zekâ eğitmenleri. Şirketlerin bu dönüşüme uyum sağlayabilmesi için "mikro öğrenme kültürü", "hibrit yetkinlik haritaları" ve "insan+YZ ekipleri" gibi stratejiler geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Veri–Politika–Etki Üçgeni
Ersöz, "Veri artık çağımızın petrolü değil, sinir sistemidir" diyerek veri gizliliği ve algoritmik taraflılık sorunlarına dikkat çekti. AB Yapay Zekâ Yasası ve OECD ilkelerinin önemine değinen Ecehan Ersöz, "Veri politikalarında adalet ve şeffaflık sağlanamazsa, yapay zekâ sosyolojik kırılmalara yol açabilir" uyarısında bulundu.
AGI ve Süper Zeka Ufku
"Yapay genel zekâ (AGI) artık bilimkurgu değil, stratejik bir gerçekliktir," diyen Ersöz, 2040'lara kadar bu hedefin ulaşılabilir olduğunu belirtti. AGI, insan zekâsını taklit edebilen sistemleri temsil ederken; "süper zeka" kavramı, insan zekâsını aşma potansiyeline sahip singularity (tekillik) gibi kavramların dahi sinyallerini veriyor.
Buna hazırlıklı olmak için küresel ölçekte stratejiler gerekiyor: Küresel Yapay Zekâ Anayasası, İnsani yeteneklerin evrimi, Psikolojik uyum ve dayanıklılık geliştirme. Aksi hâlde, iş gücü krizleri, kimlik bunalımları ve siber distopyalar, insanlığın yeni sınavı olabilir.
"Zekâ, yalnızca akılla değil, vicdanla da ölçülmeli."
Ecehan Ersöz sözlerini şöyle sürdürdü;
"Yapay zekâ çağında belki de en kritik sorumuz şu olmalı: Biz hâlâ gerçek anlamda düşünebiliyor muyuz?" İnsanlık tarihinin yeni çağında, makinelerden çok insanın yeniden kendini keşfetmesi gerekiyor. "Jules Verne'in hayal gücü bugün hâlâ bize lazım. Ama bu kez hayal kuran sadece insanlar değil, makinelerde işin içinde."



