TACCI ve BCC, Türkiye-ABD Ekonomik İlişkilerini Güçlendirmek İçin İşbirliği Anlaşması İmzaladı TACCI ve BCC, Türkiye-ABD Ekonomik İlişkilerini Güçlendirmek İçin İşbirliği Anlaşması İmzaladı

Uzmanlar, ABD Merkez Bankası'nın (Fed), faiz indirimleri için uzun süre beklemeyi tercih edebileceğini, hatta faiz artışlarının gündeme gelebileceğini öngörüyor. ABD'deki makroekonomik verilerin, ülke ekonomisinin güçlü kaldığını gösterdiği ve ABD Başkanı Donald Trump'ın planladığı tarifelerin enflasyonist baskıları artıracağı değerlendirmesi, Fed'in para politikasını gevşetme hızını olumsuz etkileyebilecek önemli riskler arasında yer alıyor.

ING Uluslararası Başekonomisti James Knightley, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fed'in 100 baz puanlık faiz indiriminden sonra, daha fazla para politikası gevşemesi yapabilmesi için ekonomik zayıflık ve düşük enflasyon rakamlarının gerekli olduğunu vurguladığını hatırlattı.

Knightley, Trump'ın düşük vergi ve hafif düzenlemelerle büyümeyi teşvik etmeyi planladığını, ancak göçmenlik politikaları ve ticaret tarifelerinin fiyatlar üzerinde yukarı yönlü baskılar oluşturabileceğini belirtti. Bu durumun ise Fed'in bir sonraki faiz indirimi için uzun süre beklemesi gerektiğine işaret ettiğini ifade etti. Ekonominin güçlü bir performans sergilediği ve enflasyonun beklentilerden daha dirençli olduğu bilgisini veren Knightley, 2025 yılında politika faizinin daha önce tahmin edilen şekilde agresif bir şekilde indirilmeyeceğini söyledi.

Fed'in, tahmin edilenin aksine daha şahin bir duruş sergilemesinin risk oluşturduğunu dile getiren Knightley, hükümetin olası politika değişikliklerinin genellikle tahminlere dahil edilmeden uygulanmasının geleneksel olduğunu belirtti. Ancak, Trump'ın yeniden başkan seçilmesi ve politikalarının Joe Biden'dan farklı olması nedeniyle Fed Başkanı Powell'ın bazı Fed üyelerinin potansiyel değişiklikleri projeksiyonlara dahil etme gerekliliğini kabul edebileceğini ifade etti.

Knightley, Trump'ın büyüme beklentilerini artırmak amacıyla düşük vergi politikaları ve hafif düzenlemeleri güvence altına almak, ayrıca ABD'nin üretim rekabetçiliğini artırmak için gümrük tarifeleri uygulamak istediğini vurguladı. Ayrıca, ticaret korumacılığının kısa vadede fiyatları artırabileceğini, göç kontrollerinin ise tarım ve inşaat gibi sektörlerde iş gücü sıkıntılarına yol açarak enflasyonist baskılar yaratabileceğini belirtti.

Knightley, Fed'in faiz oranlarını daha fazla düşürmesi için belirgin bir ekonomik yavaşlama ve soğuyan enflasyon baskıları görmesi gerektiğini söyledi. Bu nedenle, 29 Ocak'ta para politikasında değişiklik olmayacağının kesin olduğunu ve Mart ayında faiz indiriminin olasılığının da düşük olduğunu belirtti. Ayrıca, tahvil faizlerindeki yükselişin tüketici ve kurumsal borçlanma maliyetlerini artırdığına ve doların güçlendiğine dikkat çekerek, bu faktörlerin faiz indirimi beklentilerine karşı koyduğunu ifade etti.

Berenberg Kıdemli Ekonomisti Dr. Felix Schmidt ise, Fed'in karşı karşıya olduğu güçlü bir ABD ekonomisi, istikrarlı iş gücü piyasası ve hala yüksek çekirdek enflasyon ortamına dikkat çekti. Trump'ın Beyaz Saray'a geri dönmesiyle birlikte, mali politikaları gevşetme, geniş çapta tarifeler uygulama ve göç politikasını sıkılaştırma planlarının uygulanması durumunda, bunun enflasyona yol açabileceğini belirtti. Schmidt, bu nedenle Fed'in faiz oranlarını daha da düşürmesi için bir alan olmadığını ve aşırı durumlarda bu yıl bir faiz artışının bile mümkün olabileceğini söyledi.