Howden Türkiye Bölge CEO’su ve Yönetim Kurulu Başkanı Atınç Yılmaz, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Ratings tarafından düzenlenen “Global Katastrofik Riskler” başlıklı webinarda Türkiye’yi temsilen konuşmacı olarak yer aldı. Yılmaz, Türkiye’nin ekonomik dayanıklılığı, deprem riski, reasürans piyasalarındaki gelişmeler ve sigorta sektörünün geleceğine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yılmaz, konuşmasında 2026 yılına kadar büyük bir felaket yaşanmadığı takdirde sigorta pazarında daha sürdürülebilir bir döneme girileceğini belirterek, “Bugün itibarıyla hem küresel hem yerel ölçekte temkinli bir toparlanma sürecine girdik. Fiyatlarda da artık kontrollü bir yumuşama dönemindeyiz.” dedi.

Webinarda, Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu bölgesindeki doğal afet riskleri ve sigorta sektöründeki yeni trendler ele alındı. Etkinlikte Yılmaz’ın yanı sıra Moody’s Ratings Başkan Yardımcıları Brandan Holmes ve Mohammed Ali Londe ile Moody’s Ratings Yardımcı Direktörü Maren Scheidhauer de konuşmacı olarak yer aldı.

“Türkiye, bölgesinin en dinamik pazarı”

Atınç Yılmaz, Türkiye’nin dünyanın en büyük 20 ekonomisinden biri olduğunu hatırlatarak, “Türkiye, Körfez ülkeleriyle kıyaslandığında üretim kapasitesi, çeşitliliği ve dinamizmiyle bölgesinin en güçlü ekonomilerinden biri. Petrol ve doğal kaynaklara dayalı bir yapı yerine, turizmden imalata, enerjiden tarıma kadar birçok sektörde üretim yapan, kendi gücüyle büyüyen bir ekonomimiz var.” dedi.

Yılmaz, son 15 yılda Orta Doğu sigorta pazarlarında edindiği deneyimden yola çıkarak, Türkiye’nin Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile birlikte bölgenin yüzde 80–85’ini oluşturan üç büyük sigorta pazarından biri olduğunu vurguladı. Ancak bu üçlü içinde en hızlı büyüyen ve en hızlı adapte olan pazarın Türkiye olduğunu ifade etti.

Sigorta pazarında güçlü büyüme

Yılmaz, Türkiye sigorta pazarının 2021’de 13 milyar dolar iken 2024 itibarıyla 25 milyar dolara ulaştığını, yıl sonunda 30 milyar dolar seviyesine çıkmasının beklendiğini belirterek, “Son üç yılda kendini ikiye katlayan başka bir pazar görmek zor.” dedi.

MÜSİAD MUST Buluşmaları’nda sanayi ve teknolojinin yol haritası açıklandı
MÜSİAD MUST Buluşmaları’nda sanayi ve teknolojinin yol haritası açıklandı
İçeriği Görüntüle

2023 yılında yaşanan büyük depremlerin sektöre önemli etkiler yaptığını hatırlatan Yılmaz, “2022–2023 döneminde küresel reasürans kapasitesi zaten sıkışmıştı. Türkiye gibi yüksek riskli pazarlara yaklaşım daha temkinli hale geldi. Şirketler teminat koşullarını sertleştirdi, fiyatlar hızla yükseldi. 2024 bu nedenle sigorta sektörü açısından oldukça zorlu geçti. Fiyat artışlarının yanı sıra uygun teminat bulmak da ciddi bir mücadeleydi.” ifadelerini kullandı.

“Sigorta penetrasyonu hâlâ düşük”

Depremlerde oluşan 105 milyar dolarlık ekonomik kaybın yalnızca 5 milyar dolarının sigorta kapsamında karşılanabildiğini belirten Yılmaz, “Bu oran toplam zararın yaklaşık yüzde 5’ine denk geliyor. Bu tablo, Türkiye’de sigorta penetrasyonunun hâlâ istenen seviyede olmadığını açıkça gösteriyor.” dedi.

Yılmaz, sektörün 2025 ve sonrasında daha dengeli bir büyüme sürecine girmesini beklediklerini, sigortacılığın Türkiye ekonomisi için “risk yönetiminin temel taşı” haline geleceğini sözlerine ekledi.

"2026'YA DOĞRU DAHA DENGELİ BİR DÖNEM BİZİ BEKLİYOR"

2023 sonrası dönemde ise ilginç bir gelişme yaşandığını vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:

"Türkiye'de uzun yıllardır güçlü bir varlığa sahip olan Avrupalı ve Londra merkezli reasürörler risk iştahını azaltırken, Orta Doğu ve Asya merkezli reasürans şirketleri Türkiye pazarında daha aktif hale geldi. Yani reasürans kaynaklarında bir çeşitlenme yaşandı. 2026'ya doğru baktığımızda ise tablo biraz daha olumlu. Küresel piyasalarda faiz oranlarının düşmesi, reasürörlerin finansal sonuçlarının iyileşmesiyle birlikte kapasite yeniden artmaya başladı. Reasürans merkezlerinde yaptığımız görüşmelerde de benzer bir iyimser hava hâkim. Bu durum, özellikle doğal afet sigortalarında fiyatların 2023'e kıyasla daha makul seviyelere inmesini sağladı. 2026 yılına kadar büyük bir felaket yaşanmadığı takdirde, sigorta pazarında daha sürdürülebilir bir dönem bizi bekliyor. Özellikle risk yönetimi, kayıp önleme ve doğru sigorta yapılandırması yapan firmalar bu dönemin avantajlarını daha fazla hissedecektir. Sonuç olarak, son iki–üç yıldır sigorta piyasası zorlu bir süreçten geçti. Ancak bugün itibarıyla hem küresel hem yerel ölçekte temkinli bir toparlanma sürecine girildiğini söyleyebiliriz. Fiyatlar hâlâ yüksek olsa da, artık kontrollü bir yumuşama dönemindeyiz."

"SİGORTA, TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DAYANIKLILIĞINI ARTIRAN EN ÖNEMLİ ARAÇ"

Konuşmasının sonunda Türkiye'nin sigortacılıkta güçlü bir potansiyele sahip olduğunu belirten Atınç Yılmaz, şu mesajı verdi:

"Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşayan bir ülke. Bu nedenle sigorta, yalnızca finansal bir güvence değil; ekonomik sürdürülebilirlik için stratejik bir zorunluluk. Sektör olarak riskleri iyi analiz etmeli, doğru modellemelerle ülkemizin direnç kapasitesini artırmalıyız."