Söz konusu anlaşma kapsamında ilk aşamada 10 blok tren seferi planlayan Pasifik Eurasia, bu seferlerin düzenli hale gelmesiyle birlikte yıllık 1.000 blok tren hedefini gerçekleştirmeyi amaçlıyor. Bu hedef doğrultusunda çalışmalarını yoğunlaştıran şirket, Çin ile olan iş birliklerini de üst seviyeye taşıyor.
Pasifik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, Pasifik Eurasia’nın bugüne kadar Çin’in farklı eyaletlerindeki lojistik platform şirketleriyle çeşitli anlaşmalar yaptığını hatırlatarak, son imzanın ise bu platformları koordine eden devlet kurumunun iştiraki ile atıldığını belirtti. Çin’in demiryolu taşımacılığı alanında en yetkili kurumuyla gerçekleştirilen bu iş birliğinin, önümüzdeki dönemde çok daha büyük iş birliklerinin ve fırsatların önünü açacağını vurgulayan Erdoğan, “Bu yeni anlaşma ile Orta Koridor üzerinde ciddi bir hacim artışı öngörüyoruz. İlk hedefimiz yılda 1.000 blok tren seviyesine ulaşmak. Ancak bu rakamın daha da yukarıya taşınması için yeni iş birlikleri üzerinde de çalışıyoruz” dedi.
Fatih Erdoğan, 27-29 Haziran tarihlerinde gerçekleştirilecek olan ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı'nın açılışını yapacağı, 50’den fazla ülkenin bakan düzeyinde katılacağı “Küresel Ulaştırma Koridorları Forumu 2025”in bu hedefler açısından kritik bir dönüm noktası olacağını ifade etti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından organize edilen ve Pasifik Holding’in ana sponsorluğunda gerçekleşecek forumda, Çinli muhataplarla yeni stratejik anlaşmalar imzalamayı planladıklarını söyledi.
Tüm bu adımların Türkiye’nin lojistik üs olma vizyonunu güçlendirdiğini belirten Erdoğan, aynı zamanda Pasifik Eurasia’nın Orta Koridor’da lider oyunculardan biri olma yolunda emin adımlarla ilerlediğinin de altını çizdi.
Gündemimiz, Orta Koridor...!
Pasifik Holding Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Erdoğan, küresel ticaretin, enerji arz güvenliğinin ve siyasi nüfuz mücadelesinin büyük ölçüde lojistik hatlar ve ulaşım koridorları üzerinden yürütüldüğü bir çağda, ticaret yolları artık sadece ekonomik değil, jeopolitik ve güvenlik mimarisinin temel bileşenleri haline geldiğini söyledi.
21. yüzyılın ilk çeyreğindeki gelişmeler içinde en dikkat çeken hususların başında dünyada küresel ticaret ağlarının, jeopolitik ve jeoekonomik gelişmelerle birlikte hızla dönüştüğünü söyleyen Erdoğan, “Çin’in 2013 yılında bir vizyon projesi olarak başlattığı Kuşak ve Yol İnsiyatifi çerçevesinde yeniden şekillenen dengeler, Orta Koridor’un önemini öne çıkarıyor. Orta Koridor ile Türkiye hem mevcut jeopolitik konjonktür hem de yapısal gerçeklik açısından bölgesel bir geçiş hattı olmanın ötesinde, bir merkez ülke stratejisine dönüşmektedir” dedi. Erdoğan, Türkiye’nin, bu koridorun kilit ülkesi olarak lojistik, enerji, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik alanlarında kritik avantajlara sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
Orta Koridor dengeli, dirençli ve stratejik derinliğe sahip bir rota
Orta Koridor’un, Çin’den başlayıp Kazakistan, Hazar Denizi ülkeleri, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya uzanan bir ticaret güzergahı olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi: “Bizim vizyonumuzda bu rota bir alternatif olmanın da ötesinde hem coğrafi hem de ekonomik açıdan Türkiye’ye büyük fırsatlar sunuyor. Orta Koridor, yük taşımacılığında alternatif güzergahlara kıyasla maliyet avantajı ve zaman tasarrufu sağlama potansiyeline sahip. Orta ve uzun vadede devletimizin başta Ulaştırma ve Alt Yapı Bakanlığı ve diğer ilgili bakanlıklarının, Orta Koridor’a dair tedbir ve tasarrufları ile birlikte bu koridorun yeterli kapasiteye kavuşmasını ve verimli kullanıma geçmesini bekliyoruz. Bu süreçte Pasifik Eurasia bu hedeflere dair adeta bir lokomotif işlevi görecektir.”
Fatih Erdoğan, Kuzey Koridorunun, Çin'den başlayarak Kazakistan, Rusya ve Belarus üzerinden Avrupa’ya uzanan hattı kapsadığını, kara koridorları arasında 2015-2021 arasında en işlevsel rota olarak öne çıksa da Rusya-Ukrayna Savaşı’nın, bu güzergâhın jeopolitik kırılganlığını açığa çıkardığını, muhtemel ekonomik ve lojistik ambargoların, Kuzey Koridoru üzerindeki taşımacılık faaliyetlerini riskli hale getirdiğini anlattı.
Fatih Erdoğan, denizlerde jeopolitik kuşatma ve güvensizliğin siyasal ve askeri çatışmalar nedeni ile ivmelenmekte olduğunu, Güney Koridorunun, Çin’den başlayarak Avrupa’ya ulaşan, ağırlıklı olarak deniz tabanlı bir güzergâh olduğunu anlattı. Teorik potansiyeline rağmen güzergahtaki ülke ve bölgelerden kaynaklı yüksek jeopolitik tehditler nedeniyle Güney Koridorunun kırılgan bir yapıya sahip olduğunu ifade eden Erdoğan, Orta Koridor’un dengeli, dirençli ve stratejik derinliğe sahip bir rota olduğunu vurguladı.
Orta Koridor’un potansiyeline ulaşabilmesi için zaman içinde Türkiye, Çin, AB ülkeleri, Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan ve Türk Devletleri Teşkilatı üyesi diğer ülkeler arasında ortak demiryolu modernizasyonu, lojistik merkezlerin koordinasyonu ve dijital sınır kapıları projeleri hayata geçmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Bunlara ek olarak sınır ötesi e-ticaret ve finansal entegrasyonun artırılması yönünde büyük adımlar atılmaya başlandı ve bu durum gün geçtikçe ivmelenecek” dedi. Erdoğan, Dünya Bankası, AB ve Çin odaklı raporların da ifade ettiği gibi bölgedeki ticari yük hacminin 2030 yılına kadar yüzde 50 artacağını öngördüklerini, bunun Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu sözlerine ekledi.
Türkiye, Küresel Ticaretin Merkezi Olma Potansiyelinde
Türkiye’nin AB tedarikinden daha büyük pay alma hedefi ile yeşil dönüşüm ve dijitalleşme odaklı yatırımlar yaparak Asya, Avrupa ve Afrika’nın tam ortasında bir lojistik merkez olarak konumlanması gerektiğini ifade eden Erdoğan, “2023’te 9,4 trilyon dolar olan küresel lojistik pazarının 2033’te 20 trilyon doları aşacağı öngörüsü, Türkiye için bir büyüme fırsatı yaratıyor. Ayrıca e-ticaret, şehirleşme ve refah artışı gibi yapısal eğilimler de demir yolu taşımacılığına olan talebi artırıyor” dedi.
Fatih Erdoğan, “Enerji arz güvenliğini artırmak ve bölgesel karbon emisyonlarını azaltmak için ortak yeşil enerji yatırımları teşvik ediliyor. Türkiye’nin 2053 net sıfır karbon hedefi ile uyumlu bu projeler, bölgenin enerji politikasını yeniden şekillendirecek ve bu durum demiryolu lojistiğini daha avantajlı duruma getirecek. Orta Koridor ve bu koridoru odak haline getiren Pasifik Eurasia’nın girişimleri ile Türkiye ekonomisine ve bölgesel istikrara ciddi katkı sağlamanın heyecanını yaşıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.