Borusan Contemporary, 2025-2026 kültür-sanat sezonunun açılışını, endüstriyel manzaraları etkileyici geniş formatlarda yorumlayan ve çağımızın en önemli görsel tanıklarından biri olarak kabul edilen Edward Burtynsky’nin Türkiye’deki ilk büyük ölçekli kişisel sergisiyle yapıyor. 20 Eylül 2025’te Perili Köşk’te ziyarete açılacak bu kapsamlı sergi, Kanadalı sanatçının insan faaliyetlerinin doğa üzerinde bıraktığı izleri yıllar boyunca titizlikle belgeleyen fotoğraflarından oluşuyor.
Burtynsky’nin ustalıkla inşa ettiği görsel anlatım dili, doğanın kırılgan dengesine dair çarpıcı bir perspektif sunarken, her bir kare izleyiciyi hem estetik hem de vicdani bir yüzleşmeye davet ediyor.
Kırk yılı aşkın süredir fotoğraf alanında üretim yapan Edward Burtynsky, eserlerinde medeniyetin gelişim sürecini, sanayileşmenin hızını, endüstriyel faaliyetlerin çevresel ve toplumsal yansımalarını büyük bir titizlikle işliyor. Onun objektifinden yansıyan manzaralar, yalnızca görsel olarak büyüleyici olmakla kalmıyor, aynı zamanda insanlık tarihinin çevre üzerindeki etkilerine dair birer görsel belge niteliği taşıyor. 20 Eylül 2025 – 16 Ağustos 2026 tarihleri arasında Perili Köşk’ün tüm katlarında yer alacak “Edward Burtynsky: Dönüşen Yeryüzü” sergisi, bu belgeleri güçlü bir sanatsal kompozisyon içinde izleyiciyle buluşturarak, izleyiciyi hem göz hem de zihin yolculuğuna çıkarıyor.
Borusan Contemporary ile Burtynsky arasındaki bu sergi, uzun soluklu bir iş birliğinin meyvesi olarak öne çıkıyor. Serginin küratörlüğünü, sanatçının eserlerini tematik ve kavramsal bir bütünlük içinde sunan Marcus Schubert üstleniyor. Schubert, Burtynsky’nin görsel üslubunun yanı sıra, onun çevresel sorunlara dair güçlü duruşunu ve etik hassasiyetini de ön plana çıkarıyor. Böylece sergi, yalnızca sanatseverlere değil, doğa, çevre ve sürdürülebilirlik konularına ilgi duyan herkese hitap eden çok katmanlı bir anlatı sunuyor.
İlk kez görülecek kareler ve Türkiye’den izler
Serginin en dikkat çekici bölümlerinden biri, sanatçının Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu için özel olarak ürettiği, Türkiye’nin farklı coğrafyalarında erozyon olgusuna odaklanan yeni projesi. “Erozyon” başlığını taşıyan bu bölüm, daha önce hiçbir yerde sergilenmemiş çok sayıda fotoğrafı ilk kez gün yüzüne çıkarıyor. Burtynsky, bu çalışmasında Türkiye’nin doğal topografyasındaki değişimleri ve insan faaliyetlerinin toprak üzerindeki etkilerini hem teknik mükemmeliyet hem de kavramsal derinlikle yansıtıyor.
Sergi, yalnızca bu yeni seriyle sınırlı kalmıyor. “Doğa” başlıklı bölüm, güzelliği ve kırılganlığı bir arada taşıyan fotoğraflarla doğanın çok katmanlı yüzünü ortaya koyarken; Sahra Altı Afrika ülkelerinden elde edilen görsel belgelerden oluşan “Afrika Çalışmaları” ise kıtanın doğal ve kültürel çeşitliliğini, aynı zamanda çevresel zorluklarını güçlü bir biçimde gözler önüne seriyor. “Su ve Tuz” serisi, su kaynaklarının kullanım biçimlerinden ortaya çıkan dramatik manzaraları; “Taş Ocakları” ve “Madenler” bölümleri, doğal kaynakların çıkarılması sürecinin yarattığı dönüşümleri; “Petrol” ise modern dünyanın enerji bağımlılığının çevresel bedellerini gözler önüne seriyor.
Burtynsky’nin eserleri, yalnızca gördüğümüz manzaralarla değil, görmediğimiz ancak etkilerini hissettiğimiz uzun vadeli sonuçlarla da ilgilenmemizi sağlıyor. Onun kadrajında yer alan her sahne, insan faaliyetlerinin doğa üzerindeki izlerini, bu izlerin geri dönüşsüz etkilerini ve ekosistemler üzerindeki zincirleme sonuçlarını düşündürüyor. Bu yönüyle “Dönüşen Yeryüzü”, sanatseverlere estetik bir deneyim sunarken aynı zamanda çevre bilincini derinleştiren bir farkındalık alanı yaratıyor.
Edward Burtynsky, fotoğraf sanatını yalnızca görsel bir ifade biçimi olarak değil, aynı zamanda toplumsal ve çevresel meseleleri gündeme taşıyan güçlü bir araç olarak kullanıyor. İzleyiciye bıraktığı en temel mesaj, “Bu dünyanın geleceğini şekillendiren biziz ve ona nasıl davrandığımız, gelecek nesillerin yaşamını belirleyecek” çağrısı. Bu nedenle sergi, yalnızca bir fotoğraf seçkisi olmanın çok ötesinde, bir çağın tanıklığını yapan, hafızalarda yer edecek ve izleyicinin kendi yaşam pratiklerini sorgulamasına vesile olacak bir kültürel durak niteliği taşıyor.
Eserlerin her biri, insanın doğayla kurduğu ilişkiyi yeniden tanımlama gerekliliğini vurgularken, aynı zamanda kaybetmekte olduğumuz değerleri korumak için zamanın hızla daraldığını hatırlatıyor. “Dönüşen Yeryüzü” sergisi, hem fotoğraf sanatının gücünü hem de çevresel duyarlılığın zorunluluğunu bir araya getirerek, Borusan Contemporary’nin yeni sezonunu unutulmaz kılacak bir başlangıç noktası yaratıyor.
