Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) tarafından bu yıl yedincisi düzenlenen Uluslararası Yeşil Binalar ve Şehirler Zirvesi, “Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam” temasıyla gerçekleştirildi. Zirvenin açılışında konuşan ÇEDBİK Başkanı Mehmet Sami Kılıç, inşaat sektörünün karbon salımlarının yüzde 40’ından sorumlu olduğunu belirterek, sektördeki tüm paydaşların birlikte çalışarak bir başarı hikayesi yazmak zorunda olduklarını vurguladı. Kılıç, bu hikayenin yalnızca karbon salımlarının azaltılması değil, doğa dostu, eşitlikçi ve kapsayıcı bir insani düzenin yerleşmesi için de olmasını gerektiğini ifade etti.

Zirve, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın desteğiyle Swissotel The Bosphorus’ta düzenlendi. “Sıfırın İnşası: İnsanca Yaşam” teması altında, güvenli ve erişilebilir yaşam alanlarına olan ihtiyacın arttığı bu dönemde, sürdürülebilirlik, yeşil bina ve şehir çözümleri “insan odağında” ele alındı. Sektör liderlerinin çevresel ve toplumsal sürdürülebilirliği tartıştığı zirvede, “İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlik”, “Yeşil Binalar ve Yerleşkeler”, “Sürdürülebilirliğin Finansmanı”, “Gayrimenkulde ESG”, “Sürdürülebilir Kentler” ve “Binalarda Teknoloji” gibi 6 önemli konu, sektör profesyonellerinin bilgi alışverişinde bulunduğu oturumlarda masaya yatırıldı.

Kılıç: “Güvenli ve erişilebilir yaşam alanları yaratmayı amaçlıyoruz”

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ndan Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, Enerji Verimliliği Daire Başkanı Murat Bayram ve Dış Kaynaklı Yatırım Daire Başkanı Esra Turan Tombak’ın panelistler arasında yer aldığı zirveye 100’e yakın kuruluş destek verirken, akademisyenler ve özel sektör temsilcilerinden oluşan 450 katılımcı bir araya geldi.

Zirvenin açılışında konuşan ÇEDBİK Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Sami Kılıç, iklim krizinin yalnızca çevresel kaygıları değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik sorunları da etkilediğini belirtti. Kılıç, “Paris İklim Anlaşması’nın küresel ısınmadaki 1,5°C hedefinin gerçekleştirilmesine yönelik siyasi iradenin güçlenmediği bir dönemde zirveye katılımın her zamankinden fazla olması, geleceğe umutla bakabileceğimizi gösteriyor” şeklinde konuştu ve devam etti: “Ancak sadece umut yeterli değil, bu yüzden çok hızlı hareket etmemiz gerekiyor. Karbon salımlarının yüzde 40’ından sorumlu olan inşaat sektörümüz, tüm paydaşlarıyla birlikte bir başarı hikayesi yazmak zorunda. Bu hikaye, yalnızca karbon salımlarının azaltılmasına değil, doğa dostu, eşitlikçi ve kapsayıcı bir insan düzeninin yerleşmesine odaklanmalı.”

Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisindeki cari işlemler dengesi üzerine önemli açıklamalarda bulundu Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisindeki cari işlemler dengesi üzerine önemli açıklamalarda bulundu

Bu yılki zirvede “insanca yaşam” temasına odaklandıklarını ifade eden Kılıç, sürdürülebilirlik kavramının doğal kaynakları korumanın yanı sıra bu kaynakları adil şekilde kullanarak insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan sağlıklı, güvenli ve erişilebilir yaşam alanları yaratmayı amaçladıklarını belirtti. Kılıç, bu yaklaşımın enerji etkin binaların inşasını, karbon ayak izinin azaltılmasını, toplulukların sosyal bağlarını güçlendiren tasarımlar ve yeşil altyapı gibi çözümleri kapsadığını vurguladı.

YesTR, kamu binalarında zorunlu olacak

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürü Banu Aslan, zirvenin açılış panelinde yeşil binalar, enerji verimliliği ve sürdürülebilirliğin önemine değindi ve Bakanlık tarafından yürütülen güncel çalışmaları paylaştı. Aslan, ülkemize özgü, enerji ve suyu verimli kullanan, sürdürülebilir ve coğrafi özellikleri dikkate alan bina uygulamalarının yaygınlaştırılması amacıyla başlatılan Yeşil Sertifika Sistemi (YesTR) uygulamasının güncellendiğini ve uluslararası platformlarda da yerini almaya hazırlandığını belirtti.

Aslan, ayrıca 2026 yılından itibaren 10 bin metrekareden büyük kamu binalarının YesTR sertifikasına sahip olmasının zorunlu hale getirilmesi için mevzuat çalışmalarının tamamlandığını ve yakında yayımlanacağını duyurdu. Her yıl 450-500 kamuya ait büyük binaların inşa edildiğini ve bu binaların yeşil bina kriterlerine sahip olmasının 600 milyon kWh enerji tasarrufu sağlayacağını vurguladı.

Müteahhitlik sisteminde doğa dostu ve çevreci yaklaşımın artırılması amacıyla yürütülen mevzuat düzenlemelerinin tamamlandığını belirten Aslan, yeşil bina statüsünde bina yapan müteahhitlerin iş bitirme belgelerinde ciddi avantajlar sağlanacağını ifade etti. Bakanlık bünyesinde sürdürülen diğer çalışmalara da değinen Aslan, konut ve ticari mülklerin alım, satım ve kiralama işlemlerinde yeşil binaların daha avantajlı hale getirilmesi ve mevcut binaların tamamının enerji kimlik belgesine sahip olması için çalışmalar yapıldığını aktardı.

Zirvenin açılış panelinde söz alan Bakırköy Belediye Başkanı Doç. Dr. Ayşegül Ovalıoğlu, küresel ısınma, iklim değişikliği ve kaynak sorunlarının kritik meseleler olduğunu hatırlatarak, Bakırköy Belediyesi'nin sürdürülebilirlik adımları kapsamında Belediye Başkanları Küresel İklim ve Enerji Sözleşmesi'ne katıldıklarını söyledi. Ovalıoğlu, çevresel ve sosyal açıdan dirençli bir kent oluşturmayı hedeflediklerini vurguladı. Maltepe Belediye Başkan Yardımcısı Cevahir Efe Akçelik ise şehirlerin karbon nötr hale getirilmesinin yeterli olmadığını, aynı zamanda herkesin insanca yaşayabileceği yerlere dönüştürülmesi gerektiğini belirtti.

Aslan ve diğer konuşmacılar, sürdürülebilir bina ve şehir çözümlerinin sağladığı potansiyelin büyük olduğunu, bu uygulamalarla dünya genelinde 1 trilyon dolara varan tasarruf sağlanabileceğini ifade ettiler.

Kılıç'ın moderatörlüğünde gerçekleşen ‘İnsanca Bir Yaşam İçin Sürdürülebilirlik’ başlıklı açılış panelinde ise, bu kavram kamu ve özel sektör paydaşları tarafından tüm yönleriyle ele alındı. Kılıç, “Ülkemizde yeşil bina sertifikalarına sahip yapı sayısı, 2023 itibarıyla toplam bina stoğunun yüzde 1’ini bile oluşturmuyor. Bu açıdan ele alındığında, insanca bir yaşam için sürdürülebilirlikte oldukça gerideyiz. Türkiye’nin karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ının binalardan kaynaklandığını düşünürsek, mevcut yeşil bina oranının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için artması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Yapılan birçok çalışmaya göre öncelikli dönüştürülmesi gereken yaklaşık 6 milyonluk yapı stoğunun sürdürülebilirlik kriterlerine göre yapılması durumunda 1 trilyon dolara varan bir tasarruf sağlanabileceğine işaret eden Kılıç, “Bu yönde ilgili kurumların ortaya koyduğu 2053 yılı için belirlenen net sıfır hedefleri doğrultusunda yönetmelik ve kanunlardaki zorunlulukların takibi ve denetlenmesi artık çok kritik. Ayrıca teşvik mekanizmalarını güçlendirmeli ve yenilikçi finansman modelleriyle bireylerin, şirketlerin ve kamu yapılarının bu sürece katılımını kolaylaştırmalıyız. Yeşil dönüşümün ekonomik faydalarını daha çok anlatarak bu alanda toplumsal farkındalığı sağlamanın yanı sıra yeşil bina standartlarını kamu projelerinde zorunlu tutmalı ve her yıl güncelleyerek teknolojik yenilikleri ona entegre etmeliyiz. Bu entegrasyon Türkiye’nin ‘insanca bir yaşam için sürdürülebilirlik’ tanımına daha hızlı yaklaşmasını sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı. 

İstanbul için ‘Yeşil ve Karbon Nötr Bina Geçiş Rehberi’ hazırlanıyor

Kılıç yol haritası için İstanbul’u merkeze alan bir projeleri olduğunu da belirterek “İstanbul Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği Şube Müdürlüğü liderliğinde, ÇEDBİK olarak Demir Enerji ve Florawise ile destekleyerek Türkiye’de ilk kez geçen yıl çalışmalarını başlattığımız Build4GreenIST projemiz, yenilenecek binaların yeşil ve karbon nötr olmasında İstanbul için bir rehber olacak. Kartopu etkisi yaratacak bu yol haritası ile 2053 yılı için belirlenen sıfır enerji bina hedefini desteklemek istiyoruz. Türkiye, bu adımları atarsa, hem küresel sürdürülebilirlik hedeflerine katkıda bulunabilir hem de kendi vatandaşlarının refahını artırabilir” dedi.
 

Alkaş: “Yeni nesil çalışma alanları, şehircilik anlayışını yeniden tanımlıyor” 

Açılış panelinde konuşan Alkaş Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Avi Alkaş ise yeni nesil sürdürülebilir çalışma alanları yaratma noktasında nelere dikkat edilmesi gerektiğine değindi. Yüzyıllar öncesinden gelen iş hanı kültürünü teknoloji ve tasarımla buluşturdukları Han Spaces deneyimini aktaran Alkaş, “İnsana ve doğaya saygılı yeni nesil çalışma alanlarında ekosistem odaklı tasarım, kapsayıcılık ve çevresel sürdürülebilirlik ön planda olmalı" değerlendirmesini yaptı. 

Ilıcalı: “Sertifikalarda en son trend, iç mekan yaşam kalitesini artıran WELL”

Zirvede iklim kriziyle mücadelenin olmazsa olmazı olan yeşil binaların geleceğinin işlendiği ‘Yeşil Bina Nereye Gidiyor?’ panelinde ise dünyada bu alanda başarı gösteren yerler ile uygulamada yaşanan sorunlar tüm detaylarıyla tartışıldı. Panele moderatörlük yapan ÇEDBİK Başkan Yardımcısı Dr. Emre Ilıcalı, konuşmasında Türkiye’nin ulusal yeşil bina sertifika sistemi YES-TR’nin gerekli mevzuatın oluşması ve farkındalığın artması açısından sunduğu katkılara değindi. Zirvede yeşil bina sertifikaları alanında gündeme gelen en yeni trendlerden birinin International Well Building Institute tarafından geliştirilip GBCI tarafından denetlenen WELL sertifikası olduğunu kaydeden Ilıcalı, şöyle devam etti: 

“Türkiye’nin ilk WELL sertifikasını Altensis olarak geçen yıl aldık. İç mekan yaşam kalitesinin uluslararası standartlara göre değerlendirildiği bu sertifika; akustik, ışık, su, hava ve gıda kalitesi, çalışanlara özel alanlar ve estetik öğeler gibi ekstra kriterler getirmesi nedeniyle diğer yeşil bina sistemlerine göre daha titiz bir çalışma gerektiriyor. Bu nedenle dünyada da bu sertifikaya sahip mekan sayısı az. WELL sertifikasını bina kullanıcılarına sağlıklı, konforlu bir mekan sunmak için ne gerekiyorsa yapma vizyonuna gerçekten sahip olan yatırımcılara öneriyorum.” 

Endriß: “Dijital ikizlerle bina performansını iyileştirmek mümkün” 

Yeşil Binalar ve Yerleşkeler panelinde konuşan isimlerden TÜV SÜD Akıllı Sürdürülebilir Binalar İş Birimi Müdürü Dr. Hannes Raoul Endriß ise sürdürülebilir binalar geliştirmede BIM, artırılmış gerçeklik, dijital ikizler gibi son teknolojilerin önemine değindi. Binaların küresel karbon ayak izinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturduğunu hatırlatan Endriß, “Hayatımızın yüzde 90’ını bu yapıların içinde geçiriyoruz. Bu nedenle, tasarımın erken aşamalarında BIM tabanlı simülasyonlar gibi dijital araçlardan yararlanmak büyük önem taşıyor. Ayrıca, mevcut binaların dijital ikizlerini oluşturarak, dinamik ve statik bina bilgilerini bir araya getiren dijital bir hazırlık seviyesini artırmak, bina performansını iyileştirmek için hayati bir gereklilik" diye konuştu. 

Editör: Sude Yılmaz