Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından paylaşılan verilere göre; çikolata ve kakaolu ürünler, ayçiçek yağı, bisküvi ve gofret, şekerleme çeşitleri ile makarna ve buğday unu gibi temel gıda ürünlerini kapsayan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri sektörü, yılın ilk 11 ayında toplam 11,2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Sektör ihracatı miktar bazında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 5,9 oranında gerilerken, ihracat birim fiyatlarındaki yüzde 10,2’lik artış değer bazında yüzde 3,7’lik bir yükselişi beraberinde getirdi.

Sanayi Alanları Master Planı ile mega endüstriyel bölgeler kurulacak
Sanayi Alanları Master Planı ile mega endüstriyel bölgeler kurulacak
İçeriği Görüntüle

Ürün grupları bazında bakıldığında, 1,2 milyar dolarlık ihracat hacmi ve yüzde 45,4’lük artışla çikolata ve kakao bazlı ürünler sektör ihracatında ilk sırada yer aldı. Ayçiçek yağı ise yüzde 22,1’lik artış ve 959 milyon dolarlık ihracatla ikinci sıraya yerleşti. Sektörün en fazla ihracat yaptığı ülke 11 ayda 1,6 milyar dolarla Irak olurken, bu pazarda yaşanan iç sorunlara bağlı olarak ihracatta yüzde 17,6 oranında gerileme kaydedildi. Buna karşılık, yüzde 38,3’lük artış sağlanan ABD’ye yapılan ihracat 807 milyon doları aşarak dikkat çekti. Irak ve ABD’nin ardından Suriye, Cezayir ve Almanya sektör ihracatında öne çıkan diğer ülkeler oldu.

“Enflasyonla mücadeledeki kararlılık gıda fiyatlarında istikrar sağlıyor”
Küresel tahıl piyasalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, dünya genelinde tahıl arzının bu sezon tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaşmasının beklendiğini ve bu durumun küresel gıda fiyatlarında bir denge arayışını beraberinde getirdiğini söyledi.

Tiryakioğlu, “Küresel tahıl üretiminin bu sezon 2,5 milyar tona yaklaşarak tarihi zirveye ulaşacağına yönelik beklentiler güçleniyor. Ortaya çıkan bu güçlü üretim tablosu, gıda fiyatlarında uzun süredir hissedilen baskının kademeli olarak hafiflemesine zemin hazırlıyor. Devreden stoklarla birlikte tarihte ilk kez 3 milyar tonu aşması beklenen bu ölçek, mısırdan buğdaya kadar pek çok üründe tedarik zincirinin daha öngörülebilir hale gelmesini sağlıyor” dedi.

Küresel ölçekte finansman koşullarındaki normalleşme beklentisi ve büyük piyasalarda daha temkinli fiyatlama davranışlarının da bu süreci desteklediğini ifade eden Tiryakioğlu, Türkiye’nin dünyadaki bu gelişmeleri yakından izleyen ve gıda tedarikinde kendi dinamiklerini başarıyla yöneten ülkeler arasında öne çıktığını vurguladı. Tiryakioğlu, “Kamunun enflasyonla mücadelede izlediği kararlı tutum, gıda fiyatlarının daha hızlı istikrar kazanmasına ve piyasa beklentilerinin yönetilebilir hale gelmesine önemli katkı sağlıyor” diye konuştu.

“Fiyatlardaki iyileşme kalıcı ve istikrarlı hale gelebilir”
Ekim ayı verilerine göre tarımda üretici fiyat endeksinin (ÜFE) 12 aylık ortalamada yüzde 38,8 arttığını hatırlatan Tiryakioğlu, üretim maliyetlerinin yönetilebilir seviyelere çekilmesinin fiyatlarda gözlemlenen iyileşmeyi kalıcı ve istikrarlı hale getirecek temel unsur olacağını belirtti.

Türkiye’nin Avrupa’nın en büyük tarımsal üreticisi konumunda bulunduğunu vurgulayan Tiryakioğlu, “Ülkemiz son 23 yılda 112 milyar doların üzerinde dış ticaret fazlası vererek güçlü bir üretim kapasitesine sahip olduğunu ortaya koydu. Türkiye, Orta Doğu’dan Afrika’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyanın tedarikçisi konumuna yükseldi” dedi.

Bu gücün ekonomik büyümeye daha güçlü şekilde yansıtılabilmesi için tarımda ölçek büyümesini teşvik eden politikaların önemine işaret eden Tiryakioğlu, mazot, gübre, enerji, işçilik ve lojistik gibi temel girdilerde verimliliği artıracak adımların rekabet gücünü korumada tamamlayıcı rol oynayacağını ifade etti. Üretim maliyetlerindeki iyileşmenin hem arz güvenliğini hem de gıda fiyatlarındaki istikrarı orta ve uzun vadede güçlendireceğini vurgulayan Tiryakioğlu, bu sürecin Türkiye’nin dünya gıda tedarik zincirindeki konumunu daha da ileri taşıyacağını söyledi.

Tiryakioğlu, “Üreticinin tarlada güçlenmesi, sanayicinin raflarda rekabet etmesi ve tüketicinin satın alma gücünü koruması aynı zincirin halkalarıdır. Biz sektör olarak bu zincirin her halkasında sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Enflasyonla mücadelede izleyici değil; üreten, dönüştüren ve değer katan bir paydaş olmaya devam ediyoruz. Türkiye’nin tarımsal gücü, sadece geçmişten aldığı mirasla değil, geleceğe uzanan vizyonuyla da büyümeye devam edecektir” değerlendirmesinde bulundu.