Bugün sahaya çıkan genç ekiplerin çoğu mesleğe önce yürüyerek değil, koşarak başlıyor.
Usta çırak geleneği zayıfladı. Kurumsal eğitim yok. Akademi yok.

Global bir iş yapıyoruz ama bilgi zemini çoğu zaman lokal kalıyor.
Stand satabilen var ama fuar yönetemiyor.
Müşteri ağırlayan var ama kriz çözmeyi bilmiyor.
Saha yöneten var ama uluslararası dili konuşamıyor.

Bu tabloya bakınca şu netleşiyor:

Sektör büyüyor, kadro aynı kalıyor.
İşte asıl risk burada başlıyor.

Beton büyür ama beyin büyümezse fuar büyümez

Bir fuarın değeri metrekare ile ölçülmez.
O metrekareyi yöneten akıl, sahayı okuyan refleks, problemi büyümeden çözen deneyim fuarın gerçek omurgasıdır.

Alan satmak kolaydır.
Ama o alanı yönetmek inceliktir.

Paneller, halılar, konstrüksiyonlar fuarı tamamlar;
fuarı yaşatan ise insanın bilgisidir.

Metrekare çoğalır, takvim dolar, salon genişler.
Fakat yetişmiş insan yoksa bütün bu büyüme sadece betonun büyümesidir.

Sektörün görünmeyen yüzü: Birlik var sanılır ama yoktur

Haftanın en çarpıcı anı buydu.

Nasreddin Hoca ile Timur’un fil hikâyesini hepimiz biliriz.
Hoca önde yürür, şikâyet edenler arkasındadır.
Otağın kapısına gelindiğinde döner bakar:

Kalabalık kaybolmuştur.

Bu hafta aynı sahneyi sahada yaşadım.
Sorunlar konuşulurken herkes vardı.
Cümleler gürdü, şikâyet büyüktü, herkes haklıydı.

Ama çözüm masasına gidildiğinde arkama döndüm:

Bir sessizlik.
Bir boşluk.
Herkes vardı ama kimse yoktu.

Ben ikinci fili istemedim,
ama ilk filin geri alınması için de konuşmadım.
O an şunu anladım:

Birlik yoksa hiçbir şey değişmez.

HIB sahneye çıktı ve yıllardır beklenen bir adım attı

Bu hafta Hizmet İhracatçıları Birliği İstanbul’da önemli bir törene imza attı.
İlk defa fuarcılık sektörüne döviz getirici faaliyetleri sebebiyle ödüller verildi.

Bu çok kritik bir eştir çünkü yıllardır sesi duyulmayan bir alan ilk kez görünür oldu.

Fuarcılıkta 2025’in en başarılıları ilan edildi:

Birincilik İpekyol
İkincilik So Fuar
Üçüncülük Fuar Dizayn

Bu ödüllerin anlamı sadece sıralama değildir.

Asıl mesaj şudur:

Fuarcılık artık hizmet ihracatı olarak tanınıyor ve değer görüyor.
Bu değer büyürse sektör büyür.
Ama bu büyümenin temeli insan kaynağı olmazsa hiçbir ödül yarınları taşıyamaz.

Son Söz

Bu hafta yaşadığım fil hikâyesi bana bir kez daha gösterdi:

Bu sektörün yarını betonla değil, insanla kurulur.

Eğitimsiz fuarcı metrekareyi satar ama markayı büyütemez.
Yönetemez, sürdüremez, ileri götüremez.

Şikâyet ederken çokuz.
Çözüm üretirken yalnızız.

Bu böyle devam ederse ikinci fil değil üçüncü fil bile gelir.
Ve o gün geldiğinde kaçacak gölge bile bulunmaz.

Fuarcılık eğitim ister.
Kadro ister.
Cesaret ister.
Birlik ister.

Birlik yoksa dirlik olmaz.
Dirlik yoksa gelecek olmaz.

Ve unutmayalım, insan yetiştirmeyen her fuar, geleceğini kendi elleriyle bir gün kapatır.