6. Esenler Film Festivali, dördüncü gününde film gösterimleri ile sinema, teknoloji, festivaller ve oyunculuğun ele alındığı söyleşilerden oluşan yoğun bir programa ev sahipliği yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ve Ziraat Katılım’ın ana sponsorluğunda Esenler Belediyesi tarafından düzenlenen festivalin dördüncü günü; Tarık Zafer Tunaya Kültür Sanat Merkezi, Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi ve AKM Yeşilçam Sineması’nda gerçekleştirilen etkinliklerle sinema dünyasının güncel başlıklarını izleyicilerle buluşturdu.
Dr. Kadir Topbaş Kültür Sanat Merkezi’nde, Festivalin Tema Seçkisi kapsamında gösterilen ve yönetmenliğini Alkan Avcıoğlu’nun üstlendiği Post Truth / Gerçek Ötesi filmi, hakikat kavramının günümüz dünyasında geçirdiği dönüşümü ele aldı. Yakın Plan Türkiye seçkisinde yer alan Necmi Sancak imzalı Ayşe filmi ise bireysel bir hikâye üzerinden toplumsal gerçekliğe dokunan anlatımıyla izleyicilerden ilgi gördü.
Aynı merkezde düzenlenen “Meslekle Şöhret Arasında Oyunculuk” başlıklı söyleşide oyuncu Hakan Karsak, moderatör M. Emre Yapraklı eşliğinde oyunculuk mesleğinin sanatsal sorumluluğu, görünürlük ve şöhret kavramları üzerine deneyimlerini paylaştı.
Kısa filmlerin önemine dikkat çeken Karsak, “Kısa film ve belgesel gösteren salonlara ihtiyaç var diye seslenmiştik. Buna bir tek Esenler Belediyesi karşılık verdi ve kısa film salonunu açtı. Kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.
HAKAN KARSAK: BİR TANE EVİM OLACAĞINA, 10 TANE DİKİLİ AĞACIM OLSUN
Tiyatro yaptığı yıllarda zorlu süreçlerden geçtiğini anlatan Karsak, “O dönemlerde konservatuvar sayısı sadece beşti. Zor zamanlarda oyunculuk yaptım ama her zaman sinemayı yaşatmamız gerektiğine inandım. Bir daire alacağıma 10 tane dikili ağacım olsun isterim. Her yıl mutlaka genç bir arkadaşımızın kısa filminde yer alıyorum. Keşke üretim biraz daha artsa. Çok güzel bir coğrafyada, çok özel bir kültürde yaşıyoruz; ancak dünyadan daha çok olumsuz örnekleri izliyoruz. Oysa bizim hamle yapmamız gerekiyor. Bizim değil, onların bizi izlemesi lazım” ifadelerini kullandı.
HAKAN KARSAK: OYUNCULUKTA ZOR ANLAR YAŞADIM
Oyunculuk sürecinde fiziksel olarak da zorlandığı anlar olduğunu belirten Karsak, “Dublörüm yerine birinci kattan atladım. Setlerde çok fazla kaza olur. Eksi 15 derecede takım elbiseyle oynadığım zamanlar oldu” dedi.
Türkiye’de set koşullarının zorluğuna da değinen Karsak, “Şu sıralar bazı yasal düzenlemelerle çalışma koşulları iyileştirilmeye çalışılıyor. Bu yüzden sinemacılara ‘deli’ diyorlar ama bu bir delilik değil, bir bakış açısı. Kimisi derdini şiirle, kimisi şarkıyla anlatır. Sinema da ufkumuzu ve yaşam biçimimizi etkileyen çok önemli bir alan. Bu nedenle mutlaka desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu.
HAKAN KARSAK: ŞÖHRETLE İLGİLENMİYORUM
Oyunculuk ile şöhretin sıkça karıştırıldığını dile getiren Karsak, “Ben bir meslek erbabıyım. Taksi şoförü gibi, bu benim işim. Meslek olmaktan çıktığı anda tehlike başlıyor. Ün ve şöhretle ilgilenmiyorum. Ben işimi yapıyorum. Alkış ve beğeni benim için çok daha önemli” dedi.
Sinemada yapay zekâ kullanımına da değinen Karsak, yapay zekâ efektlerinin hikâyenin özüne zarar verebildiğini düşündüğünü ifade etti.
Tarık Zafer Tunaya Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleşen söyleşilerde ise festivallerin güncel durumu masaya yatırıldı. “Festivallerde Neler Oluyor?” başlıklı oturumda TRT Sinema Müdürü Faruk Güven, sinema yazarları Deniz Yavuz ve Alin Taşçıyan ile senarist-yapımcı Suat Köçer; festival yapıları, seçki süreçleri ve sinema endüstrisindeki dönüşüm üzerine değerlendirmelerde bulundu. Aslıhan Saraçoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşi, izleyiciler ve sinema profesyonelleri tarafından ilgiyle takip edildi.
Festivallerin temel amacının insan insana temas kurmak olduğunu vurgulayan Alin Taşçıyan, aynı havayı solumanın ve aynı duyguyu paylaşmanın gerçek iletişimi oluşturduğunu, bu enerjinin ise oldukça kıymetli olduğunu belirtti.
ALİN TAŞÇIYAN: ÇATIŞMALARIN TEMELİNDE ÇIKAR VAR
Yönetmenler arasındaki çatışmaların çoğunlukla çıkar çatışmasından kaynaklandığını ifade eden Taşçıyan, genel faydanın ve uzun vadeli hedeflerin gözetilmesi gerektiğini söyledi.
SUAT KÖÇER: FESTİVALLERİ KORUMALIYIZ
Festivallerin geleceğine ilişkin soruyu yanıtlayan Suat Köçer, bir bölgede festival yapılabilmesi için sosyolojik ve psikolojik altyapının önemine dikkat çekti. Festival sayısını artırmaktan ziyade mevcut festivallerin korunması ve daha nitelikli hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Taşraya film kültürünün taşınmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Köçer, yerel film günleri veya film gecelerinin yarışma yapısı olmadan, yalnızca gösterim odaklı projelerle hayata geçirilebileceğini ifade etti.
FARUK GÜVEN: GEZEN SİNEMA ÇOK KIYMETLİ
Türkiye’de film kültürünün mevcut durumuna değinen Faruk Güven, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yürüttüğü “Gezen Sinema” projesinin, sinema kültürünü daha geniş kitlelere ulaştırma konusunda son derece başarılı olduğunu söyledi. Ayrıca festivaller arasında niteliksel ayrımlar yapılmasının genel kaliteyi koruyacağını belirtti.
DENİZ YAVUZ: ÇEŞİTLİLİK ARTMALI
Festival çeşitliliğinin önemine dikkat çeken Deniz Yavuz ise “Festivallerde çeşitlilik arttıkça işlevini daha iyi yerine getirir. Yarışma ortamı da gençlerin festivallere ilgisini artırıyor, bu çok önemli” dedi.
Günün bir diğer önemli etkinliği olan “Yapay Zekâ: Yol Arkadaşı mı, Yol Ayrımı mı?” başlıklı söyleşi de Tarık Zafer Tunaya Kültür Sanat Merkezi’nde gerçekleştirildi. Söyleşide Derviş Zaim, Alkan Avcıoğlu, Bekir Bülbül ve Ahmet Toklu; yapay zekânın sinema üretimine etkilerini sanatsal, teknik ve etik boyutlarıyla ele aldı.
DERVİŞ ZAİM: YAPAY ZEKA DÜŞÜNMEYE BAŞLARSA KORKUN
Derviş Zaim, özellikle reklamcılık sektörünün yapay zekâ karşısında ciddi bir risk altında olduğunu belirterek, “Yapay zekâ henüz düşünmüyor. Düşünmeye başladığı zaman asıl korkulması gereken noktaya gelinir. Makineye ahlakın nasıl öğretileceği önümüzdeki dönemin en önemli sorularından biri olacak” dedi.
Festivalin dördüncü günü, AKM Yeşilçam Sineması’nda gösterilen Eternal You / Ebedi Sen filmiyle sona erdi. Yapay zekâ ile insan belleği arasındaki ilişkiyi sorgulayan film, izleyicilerden tam not aldı.
Esenler Film Festivali, dördüncü gününde de sinemayı teknoloji, toplum ve insan ekseninde ele alan programıyla kültürel ve düşünsel bir buluşma noktası olmayı sürdürdü.


