Paslanmaz Sanayici ve İş İnsanları Derneği (PASİD) tarafından organize edilen panelde, sektörün tarihi, mevcut durumu ve yatırım potansiyeli tartışıldı.
“Türkiye’nin Paslanmaz Çelikte Geçmişi, Bugünü ve Geleceği” başlıklı panel, PASİD Genel Sekreteri ve Multi Metal Genel Müdürü Hanife Wideberg moderatörlüğünde gerçekleştirildi. Panele, PASİD Yönetim Kurulu Üyeleri Sesinoks Metal Yönetim Kurulu Üyesi Semih Emekli ve Komtrade Paslanmaz Çelik Genel Müdürü Barış Yılmaz konuşmacı olarak katıldı.
Panelde konuşan Barış Yılmaz, Türkiye’nin entegre paslanmaz çelik üretimine hazır olduğunu vurguladı:
"Paslanmaz çelik, Türkiye için sadece bir sanayi konusu değil; aynı zamanda stratejik bağımsızlık meselesidir. Kaynaklarımız, coğrafi konumumuz ve sektörel bilgi birikimimiz bu hedef için yeterlidir."
Yılmaz ayrıca sektörün yatırım ve üretim süreçlerine dikkat çekti:
"Son yıllarda Türkiye’de paslanmaz çelik yatırımları önemli bir ivme kazandı. Henüz sıcak hadde ürünlerinde ithalata bağımlıyız; ancak soğuk haddeleme ve bağlantı elemanları üretiminde iç pazarda güçleniyoruz. Sarıtaş’ın yeni faz yatırımları, önümüzdeki dönemde üretim kapasitemizi ciddi şekilde artıracak. Bu adımlar yalnızca rekabeti yükseltmekle kalmayacak, aynı zamanda ihracat potansiyelimizi de güçlendirecek."
Panelde ayrıca paslanmaz çeliğin tarihçesi, alaşım ana grupları ve Türkiye’deki sektörel yatırımlar detaylı şekilde ele alındı. Sektör temsilcileri, Türkiye’nin paslanmaz çelik alanındaki potansiyelinin hem iç piyasa hem de ihracat açısından önümüzdeki dönemde büyüme vaat ettiğini belirtti.
Türkiye'nin entegre paslanmaz çelik üretimine hazır olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
"Bugün yassı paslanmaz çelik tüketimimiz 700–750 bin ton seviyesinde. En kötü piyasa koşullarında bile 500 bin ton soğuk hadde, 100 bin ton sıcak üretim kapasitesine sahibiz. Üstelik yıllık yaklaşık 200 bin ton paslanmaz hurda topluyoruz; bunun 160–170 bin tonunu işlemeden ihraç etmek zorunda kalıyoruz. Bu hurdayı ülke içinde değerlendirmek, tek başına yılda 200 milyon doların üzerinde katma değerin Türkiye'de kalması demek. Ayrıca dünyadaki en büyük krom rezervlerinden birine sahibiz ve içeride ferro-krom üretimimiz mevcut. Tüm bu kaynaklar, entegre bir üretim için bize eşsiz bir avantaj sağlıyor. Entegre bir yatırım; çelik ihracatımızın ton başına fiyatını yükseltir, beyaz eşya, mutfak, boru, tank, kalıp çeliği gibi alt sanayileri derinleştirir ve ülkeyi dış şoklara karşı dayanıklı kılar. Paslanmaz çelik, Türkiye için yalnızca bir sanayi konusu değil, aynı zamanda stratejik bağımsızlık meselesidir ve bizim kaynaklarımız, konumumuz ve sektörel bilgi birikimimiz bu atılım için yeterlidir."
Panelde konuşan PASİD Yönetim Kurulu Üyesi Semih Emekli, paslanmaz çeliğin tarihçesini aktarırken, tarihsel gelişimine ve sektördeki teknik algılara değindi. Paslanmaz çeliğin sanayileşmenin ihtiyaçlarıyla ortaya çıkmış bir buluş olduğunu kaydeden Emekli, "19. yüzyıldan itibaren yapılan deneyler, bugün kullandığımız çeliklerin temelini attı. 1913'te İngiltere'de gerçekleştirilen ilk başarılı uygulamanın ardından paslanmaz çelik, önce mutfak eşyalarında, ardından kimya ve inşaat sektöründe hızla yaygınlaştı. Bugün geldiğimiz noktada paslanmaz çelik, dayanıklılığı ve uzun ömürlülüğüyle vazgeçilmez bir malzeme haline geldi." dedi.
Paslanmaz çeliğin ana gruplarını detaylandıran PASİD Genel Sekreteri Hanife Çınar da özellikle Türkiye'de östenitik serinin yaygınlığını vurguladı ve bu serinin alaşımları ve özellikleri ile ilgili ayrıntılı bilgiler verdi.