Türkiye otomotiv ana ve tedarik sanayisinde rekabet gücünü artırmak amacıyla yeni nesil üretim teknolojilerinin geliştirilmesine odaklanıyor. Gelişen küresel mobilite vizyonu çerçevesinde yürütülen çalışmalarla sektörün yeşil ve dijital dönüşüm sürecine uyum sağlaması, tasarımdan üretime kadar tüm aşamalarda yerli tedarik zinciri ve teknolojik gelişimin güçlendirilmesi hedefleniyor.

Sektörde katma değeri artırmak, markalaşmayı güçlendirmek ve uluslararası piyasalarda daha yüksek pay elde etmek temel hedefler arasında. Bu doğrultuda Mobilite Araç ve Teknolojileri Yol Haritası kapsamındaki kritik eylemler izlenerek, projelerdeki gerçekleşme oranları ve hedeflere ulaşma düzeyleri düzenli olarak değerlendirilecek. Gerektiğinde eylem setlerinde güncellemeler yapılarak sektörün dönüşüm süreci sürdürülecek.

Otonom ve Bağlantılı Araçlarda Güvenli İletişim

Ufuk Avrupa Ecomobility Projesi kapsamında, otonom ve bağlantılı araçların hem birbirleriyle hem de merkezi istasyonlarla güvenli biçimde haberleşebilmesi için uygun protokoller belirlenecek. Mevcut projelerde, araçların sensör ve aktüatör bilgilerinin standart altyapı üzerinden toplanarak analiz edilmesiyle değerlendirme çalışmaları hız kazanacak.

Hidrojen Yakıtlı Teknolojilere Odaklanılıyor

Türkiye, sıfır emisyonlu ulaşım vizyonu doğrultusunda hidrojen temelli araç teknolojilerine de yatırım yapıyor. Yakıt pili tahrikli kamyon platformunun pilot üretimi 2026 yılında tamamlanarak yol testlerine başlanacak. Ayrıca Hidrojen Temelli Karbon-Nötr İçten Yanmalı Motor Geliştirilmesi Projesi kapsamında çalışmalar devam ederken, hidrojen yakıt hücresi ve bileşen teknolojilerinin geliştirilmesi için üç test süreci gerçekleştirilecek.

Tip onay mevzuatı kapsamında Avrupa Birliği ile mevzuat uyum çalışmaları sürerken, TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü tarafından geliştirilen saha muayene cihazları ile 81 ildeki tüm elektrikli araç şarj istasyonları test edilecek. Bu çalışmalarla Türk Standardları Enstitüsü (TSE) teknik destek sağlayacak; böylece hem ulusal standartlar oluşturulacak hem de uluslararası entegrasyon sağlanacak.

Batarya Geri Dönüşümünde Yeni Adımlar

Otomotivde döngüsel ekonomiye geçiş hız kazanıyor. Kullanım ömrünü tamamlamış güneş panelleri ve lityum bataryalardan elde edilen malzemelerin yeniden kazanımına yönelik AR-GE projesinin yüzde 70’inin 2025 yılı içinde tamamlanması planlanıyor. Ayrıca SAFELOOP ve STREAMS projeleri kapsamında batarya, sensör, elektrikli motor sistemleri, kontrol üniteleri ve otomotiv yazılımları gibi alanlarda teknoloji kabiliyetleri geliştirilecek.

Eğitim ve İnsan Kaynağı Dönüşümü

Yeni nesil üretim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, eğitim müfredatlarının ve öğretim yöntemlerinin güncellenmesi sağlanacak. Özel sektörün rekabetçiliğe katkı sağlayacak eğitim programları desteklenecek. Eğitim teknolojileri alanında faaliyet gösteren girişimcilere yönelik proje destekleri, hibe programları ve uluslararası fuar katılımları teşvik edilecek.

Türk eğitim teknolojileri standartları belirlenerek uluslararası normlarla uyumlaştırılması için TSE ile iş birliği yapılacak. Bu sayede hem sektör çalışanlarının yetkinlikleri artırılacak hem de mobilite teknolojileri alanında nitelikli insan kaynağı geliştirilecek.

Üretim Endeksi ve İhracatta Yükseliş Beklentisi

Bu yıl sonunda 126,7 olarak gerçekleşmesi beklenen otomotiv üretim endeksinin, gelecek yıl 131,5 seviyesine yükselmesi öngörülüyor. Türkiye otomotiv sektöründe hem üretim hem de ihracatta yeni rekorların gelmesi bekleniyor.

2025 yıl sonunda 39,2 milyar dolar olarak hedeflenen otomotiv ihracatının, 2026’da 43,7 milyar dolara ulaşması planlanıyor. Buna karşın otomotiv ithalatının bu yıl 39,1 milyar dolar, gelecek yıl ise 42,1 milyar doların altında tutulması hedefleniyor.

Sektörün imalat sanayisi ihracatı içindeki payının ise 2026 itibarıyla yüzde 16,1’e yükselmesi bekleniyor.

MÜSİAD MUST Buluşmaları’nda sanayi ve teknolojinin yol haritası açıklandı
MÜSİAD MUST Buluşmaları’nda sanayi ve teknolojinin yol haritası açıklandı
İçeriği Görüntüle

Sonuç olarak, Türkiye otomotiv sektörü yeşil dönüşüm, yerli üretim, dijitalleşme ve yüksek katma değer vizyonu doğrultusunda hızla yeniden şekilleniyor. Yeni nesil teknolojiler, AR-GE yatırımları ve sürdürülebilir üretim anlayışıyla sektörün 2026 itibarıyla hem iç pazarda hem de küresel ölçekte daha güçlü bir konuma ulaşması hedefleniyor.