Bakü programıyla ilgili haberde yer verdiğimiz tüm bilgiler, İstanbul Sanayi Odası'nın kendi sanayicilerinin bize birebir anlattığı sözlerden oluşuyordu. Ancak Plast Eurasia Fuarı’nda İSO Başkanı Erdal Bahçıvan’ın eleştiri yerine öfkeyi tercih eden tutumu, meselenin haberde değil, bu sözlerde olduğunu açıkça gösterdi.

Haberin Arkasında Duruyoruz:

Çünkü O Haber Bizim Değil, Sanayicinin Sözüydü

İSO’nun 74 kişilik bir heyetle Azerbaycan’a düzenlediği ziyarette yaşananları bana bizzat anlatan, yine İSO’nun kendi üyeleriydi.

Bu ifadeleri kamuoyuna aynen aktardık.
Ne ekledik, ne çıkardık.
Ne yorum yaptık, ne iddia ortaya attık.

Haber bizim değil; sanayicinin sesiydi.

Ve bugün yaşanan tüm tepkilerin hedefi de aslında bu gerçeklerdi.

Plast Eurasia’da Yaşananlar

Bugün açılışı gerçekleşen Plast Eurasia’nın konukları arasında yer alan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, açılış sonrası protokol gezisi devam ederken basın danışmanı Asım Aslan’ı bana gönderdi.
Aslan, “Başkan sizinle görüşmek istiyor.” dedi.

Ben de elbette gittim. Açılış öncesi bu haber hakkında danışmanla zaten konuştuğumuz için, Başkan’ın bu konu üzerine benimle görüşeceğini düşündüm; meseleyi kendi ağzından dinlemek istedim.

Ama beni karşılayan şey, bir kurum başkanına yakışacak bir olgunluk değil; açık bir öfkeydi.

Yanına vardığım anda, herkesin içinde elimi uzattım.
Aldığım ilk cümle şu oldu:

“Ben sizin elinizi sıkmam.”

Ticaret Bakanı Bolat: “Son 12 Ayda Mal İhracatımız 270,6 Milyar Dolarla Rekor Seviyeye Ulaştı”
Ticaret Bakanı Bolat: “Son 12 Ayda Mal İhracatımız 270,6 Milyar Dolarla Rekor Seviyeye Ulaştı”
İçeriği Görüntüle

“Neden?” diye sorduğumda ise yüksek sesle:

“Siz yalan haber yapıyorsunuz.”
dedi.

Ben de kendisine açık bir şekilde şunu söyledim:

“Bu haber bizim değil; Bakü’ye götürdüğünüz kendi yönetiminizin ve sanayicilerin anlattıklarıdır.”

Ardından gelen ithamlar, öfkenin habere değil;
kendi sanayicilerinin sözlerine duyulduğunu bir kez daha ortaya koydu.

Basın Danışmanının Cümlesi:

Kurumsal Zihniyetin Çöküşünün Açık Bir Özeti

Olaydan sonra basın danışmanı Asım Aslan ile ayrıca konuştum.
Kendisinin tepkisi ise şu oldu:

“Bize böyle haber yaparsanız, biz de böyle yaparız.”

Bu yaklaşım, basınla ilişki kuran bir kurumun tavrı değildir.
Bu, eleştiriye tahammül edemeyen bir zihniyetin dışavurumudur.

Kendisinin eski bir gazeteci olduğunu düşündüğümüzde,
bir gazeteciye “misilleme” tehdidiyle yaklaşması,
her şeyden önce kurumlarına duydukları özgüvenin sorgulanmasına yol açmaktadır.

Tepkinin Asıl Adresi Haber Değil, Sözün Sahibi

Bugün çok net biçimde görüyoruz ki:
İSO yönetiminin rahatsızlığı habere değil;
haberin kaynağı olan kendi üyelerinin sözlerine.

Bakü’ye katılan birçok sanayicinin söylediği:

“3 günün 2 saati iş, geri kalanı geziydi.”
cümlesi bize ait değildir.

Bu ifade, İSO’nun kendi insanının cümlesidir.

Eğer bu eleştiriler ağır geldiyse, bunu basına bağırarak değil;
o üyelerine hesap vererek çözmeleri gerekir.

Koltuklar Geçici, Gerçekler Kalıcıdır

Bugün yaşanan tavır, bir makamın değil;
o makamı taşıyan kişinin eleştiriye karşı duruşunu göstermiştir.

Ben kendi adıma şunu söyleyebilirim:

Bir gazeteci olarak Türk sanayicisinin sözünü yazmaya,
kaynağına güvenmediğim tek satırı yayımlamamaya,
kamu yararını her şeyin üzerinde tutmaya
bugün olduğu gibi yarın da devam edeceğim.

Koltuklar geçicidir.
Ama gerçekler hiçbir zaman değişmez.