Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Erzurum’da düzenlenen Palandöken Ekonomi Forumu'nda yaptığı konuşmada Türkiye ekonomisinin geldiği yeni aşamaya dikkat çekti. Türkiye'nin üst orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna geçiş aşamasında olduğunu belirten Yılmaz, "15 bin 500 dolar civarındaki kişi başına gelirimizle artık Türkiye yeni bir eşiğe gelmiş durumda. Üst orta gelirli ülkeler grubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna geçiş aşamasındayız. Bu sadece rakamsal bir değişimi ifade etmiyor. Düşünüş biçimlerinden kurumsal yapılara farklı politikalara varıncaya kadar niteliksel bir değişimi de aynı zamanda ifade ediyor. Yeni bir döneme geçişi ifade ediyor." dedi.
Yılmaz, 2002 yılında 230 milyar dolar olan Türkiye ekonomisinin 2024 yılı sonunda 1,3 trilyon doların üzerine çıktığını vurguladı ve "Türkiye bunu başardı. Bu anlamda yeni bir eşikte olduğumuzu vurgulamamız lazım." diye konuştu.
"Ekonomi, tarihi sınamalarla şekillenen bir türbülanstan geçiyor"
Küresel ekonominin son yıllarda ciddi sınamalardan geçtiğini ifade eden Yılmaz, "Son yıllarda küresel ekonomi tarihi sınamalarla şekillenen adeta bir türbülans döneminden geçiyor." değerlendirmesinde bulundu. Dijitalleşme ve yapay zekâ çağında küresel refahın adalet, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik ilkeleriyle dengelenmesinin herkes için ortak bir sınav olduğunu söyledi.
"IMF'nin büyüme tahmini yarım puan geriye çekildi"
Küresel büyümedeki yavaşlamaya dikkat çeken Yılmaz, "Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından 2025 yılı için açıklanan küresel büyüme tahmini yalnızca yüzde 2,8. Yıl başından bu yana bu tahmin yarım puan civarında geriye çekildi." ifadelerini kullandı.
ABD'nin ticaret ortaklarına yönelik tarifeleri artırmasıyla tetiklenen korumacılık dalgasının uluslararası ticareti olumsuz etkilediğini belirten Yılmaz, "IMF'nin 2025 yılı için küresel ticaret büyüme beklentisi yüzde 1,7. Dünya Ticaret Örgütü ise dünya ticaretinde yüzde 0,2 oranında bir daralma öngörüyor." dedi.
"En yoksul yüzde 50 hiçbir şeye sahip değil"
Küresel gelir ve servet eşitsizliğine de vurgu yapan Yılmaz, "2022 Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre, küresel gelirin yüzde 52’si en zengin yüzde 10’luk kesime gidiyor. Dünya nüfusunun yarısı ise bu gelirin sadece yüzde 8,5’ine sahip." diyerek servet dağılımındaki uçurumu şöyle ifade etti: "Küresel servetin yüzde 76’sı en zengin yüzde 10'un elinde bulunuyor. En yoksul yüzde 50 ise hiçbir şeye sahip değil. Bu tablo sadece ekonomik refahı değil, toplumsal adaleti de tehdit ediyor."
"Teknolojinin üreticisi bir ülke olmak istiyoruz"
Yapay zekâ ve dijital dönüşümün etkilerine de değinen Cevdet Yılmaz, "Artık bilgi, petrol gibi bir meta değil, doğrudan üretim sürecinin kendisi haline gelmiş durumda. Karar alma mekanizmaları daha hızlı, sistemler daha öngörülebilir, süreçler daha hassas ölçülebilir hale geldi." sözleriyle dönüşümün kapsamını anlattı.
Türkiye Yüzyılı vizyonu kapsamında yeşil, dijital ve sosyal dönüşümü temel aldıklarını belirten Yılmaz, "Teknolojinin tüketicisi, pazarı olan bir ülke değil; üreticisi olan bir ülke olma anlayışıyla hareket ediyoruz. Savunma sanayinden sağlık endüstrilerine kadar her alanda teknolojik gelişimi hızlandırmaya çalışıyoruz." dedi.
"2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi ile hedef büyüttük"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ilan ettiği 2030 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ne atıfta bulunan Yılmaz, "İleri üretim teknolojilerinde yerli üretimi teşvik etmeyi, güvenli, verimli ve sürdürülebilir bir ulusal nesnelerin interneti ekosistemi kurmayı hedefliyoruz. Yüksek teknoloji ihracatını 3 kat artırarak 30 milyar dolara, orta-yüksek teknolojili ürün ihracatını ise 180 milyar dolara çıkarmayı amaçlıyoruz." ifadelerini kullandı.
"Daha adaletli bir küresel düzen mutlaka oluşacaktır"
Adalet ve etik ilkelerin önemine vurgu yapan Yılmaz, "Teknoloji ancak etik değerlerle, adaletle birleştiği zaman anlam kazanır. Refah ancak paylaşıldığında kıymetli olur. Gelecek ancak birlikte inşa edilirse sürdürülebilir bir gelecek olur." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "İnsanlık beşten büyüktür. Daha adil bir dünya mümkündür." sözünü hatırlatan Yılmaz, "Bugün yaşadığımız süreçler bir kader değildir. Gazze'deki soykırıma da, ekonomik kuralsızlıklara da, belirsizliklere de insanlık mutlaka tepkiler verecektir. Daha adaletli bir küresel düzen mutlaka oluşacaktır. Türkiye de buna inşallah en fazla katkı veren ülkelerden biri olacaktır." ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.