EKONOMİ

Ambalaj sektörü 2026’dan itibaren “Boğa Piyasasına” girmeye hazırlanıyor

Abone Ol

Türkiye’nin her yıl dış ticaret fazlası veren stratejik sektörlerinden biri olan ambalaj sektörü, küresel dalgalanmalara rağmen büyümesini sürdürüyor. Sektörün 2025 yılına güçlü bir ihracat performansıyla devam ettiğini belirten Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) Başkanı Zeki Sarıbekir, Türkiye’nin özellikle Avrupa pazarındaki konumunu koruduğunu ve 2026’dan itibaren çok daha hareketli bir döneme girileceğini söyledi.

Sarıbekir, Türkiye’nin çevresinde yaşanan savaşların azalmasının ticaret iklimini olumlu yönde etkileyeceğine dikkat çekerek, “Şu anda belki biraz ‘ayı piyasasındayız’ ama önümüzdeki yıldan itibaren 2030’a kadar bir ‘boğa rallisi’ yaşayacağımıza inanıyorum.” dedi.

İhracatta Güçlü Performans

Sektörün ihracat verilerini paylaşan Sarıbekir, 2025’in ilk altı ayında 3,5 milyar dolar ihracat gerçekleştirildiğini ve 1,4 milyar dolar dış ticaret fazlası elde edildiğini belirtti.
“2024 yılını 6,9 milyar dolarlık ihracatla kapatmıştık. Bu yıl daha güçlü bir tabloya ilerliyoruz. Ambalaj sektörü, Türkiye ekonomisinin ihracat lokomotiflerinden biri haline geldi.” ifadelerini kullandı.

Avrupa’ya Yakınlık Türkiye’nin En Büyük Kozu

Ambalaj ihracatının yüzde 60’ının Avrupa’ya yapıldığını hatırlatan Zeki Sarıbekir, Türkiye’nin coğrafi konumunun büyük bir rekabet avantajı sunduğunu vurguladı. “Avrupa’daki üreticiler, tedarikte yakın coğrafyaları tercih ediyor. Çin’den gelen bir ürünün Avrupa’ya ulaşması üç ay sürerken biz birkaç günde teslimat yapabiliyoruz. Bu hız, kalite ve güven avantajını sürdürülebilir üretim anlayışıyla birleştirdikçe ihracatımızı artırmaya devam edeceğiz.” dedi.

Sarıbekir, sektörün Avrupa’da daha güçlü bir varlık göstermesi için satış ofisleri ve küçük depolar kurulması gerektiğini de belirterek, “Stratejimizi müşteriye daha yakın olacak şekilde yeniden şekillendirmeliyiz.” ifadelerini kullandı.

“Ambalaj Sektörü Ekonomik Canlanmanın İlk Sinyalini Verir”

Zeki Sarıbekir, küresel ekonomideki yavaşlamanın geçici olduğunu belirterek önümüzdeki yıllara dair umutlu mesajlar verdi:
“Pandemi sonrası başlayan savaşlar dönemi sona erdiğinde, bölgemizde yeniden yapılanma başlayacak. Ukrayna, Rusya ve Ortadoğu’da ticaretin canlanmasıyla raflar yeniden dolacak. Ambalaj sektörü bu dönüşümün en hızlı yansıyacağı alanlardan biri olacak.”

2030 yılı için belirlenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefinin rahatlıkla aşılabileceğini söyleyen Sarıbekir, “Ekonomik hareketlilikle birlikte ilk ivmeyi biz hissederiz. Bu nedenle sektörümüz önümüzdeki 5 yılın en dinamik alanlarından biri olmaya devam edecek.” dedi.

Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’na Rekor Katılım Bekleniyor

Sarıbekir, 22-25 Ekim 2025 tarihleri arasında gerçekleştirilecek Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı hakkında da bilgi verdi.
“Yıllık ziyaretçi sayısı itibarıyla dünyanın en büyük ambalaj fuarıyız. Bu yıl 130 ülkeden 80 bin profesyonel ziyaretçi bekliyoruz. Fuar, sektörün yenilik, ihracat ve sürdürülebilirlik vizyonunu dünyaya gösterecek.” dedi.

Sarıbekir, geri dönüşüm ve döngüsel ekonomi konularının da Türkiye için önemli fırsatlar sunduğunu belirterek, “Ambalaj atıklarının kaynağında ayrıştırılması konusunda ilerleme sağladığımız sürece, bu alanda da dünya ile rekabet edebilecek güce sahibiz.” diye ekledi.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Çin’e Risk, Türkiye’ye Fırsat

Avrupa Birliği’nin gündeminde yer alan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının (CBAM) Türkiye için bir risk kadar fırsat da barındırdığını belirten Sarıbekir, “Bu uygulama bizim için bir tehlike olabilir ama Çin için çok daha büyük bir tehlike. Çünkü Çin ürününü gemiyle bir ayda getiriyor, bu da ciddi bir karbon salımı anlamına geliyor. Türkiye ise Avrupa’ya yakınlığı sayesinde lojistikte ve karbon ayak izinde avantajlı bir konuma sahip.” dedi.

Sarıbekir, sürdürülebilir üretim anlayışının sektörün geleceğini şekillendireceğini belirterek, “Ham madde üreten firmaları daha temiz enerji kullanımına yönlendiriyoruz. Nearshoring kavramı, Türkiye’nin üretim ve ihracat stratejisinde önümüzdeki dönemin anahtar kavramlarından biri olacak.” ifadelerini kullandı.

“Geri Dönüşüm Ekonomik Bir Gerçektir”

Geri dönüşümün artık yalnızca çevre değil ekonomik rekabet meselesi haline geldiğini söyleyen Sarıbekir, “Önümüzdeki dönemin en önemli gerçeği geri dönüşüm olacak. Ambalajın yeniden değer üretmesi ve döngüsel ekonomiye katkı sağlaması gerekiyor. Bu sadece çevreci bir yaklaşım değil, aynı zamanda ekonomik bir savaş. Türkiye bu dönüşümü fırsata çevirebilir.” dedi.

Türkiye’nin geri dönüşümdeki en büyük sorununun atıkların kaynağında ayrıştırılmaması olduğunu vurgulayan Sarıbekir, “Ambalajı doğru toplar ve geri dönüşüme verirsek bu malzemeler tekrar ekonomik değere dönüşür. Bunun için belediyelerin sürece aktif olarak katılması, ayrıştırma bilincinin ise çocuk yaşta eğitimle kazandırılması gerekiyor.” diye konuştu.

“Kendi Atığımızı Değerlendirmeliyiz”

Türkiye’nin halen ambalaj atığı ithal eden bir ülke olmasına da değinen Sarıbekir, “Avrupa’nın atıklarını getirip hammaddeye dönüştürüyoruz ama kendi atığımızı kullanamıyoruz. Çünkü evsel atıklarla ambalaj atıkları karışıyor. Bunu çözmemiz lazım. Çin artık kendi atığını tamamen dönüştürebiliyor, bizim de bu aşamaya gelmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

Sarıbekir, ambalaj atığı ithalatının kademeli olarak azaltılması ve yerli geri dönüşüm altyapısının güçlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Kendi atığımızı temiz toplayabilirsek hem çevreye katkı sağlarız hem de ekonomiye büyük bir kaynak kazandırırız.” dedi.

“Uzun Vadeli Finansman Kanalları Açılmalı”

Ambalaj sektöründeki yatırımların son dönemde azaldığına dikkat çeken Sarıbekir, finansman desteğinin önemini vurguladı:
“Avrupalı firmalar makine alımlarında uzun vadeli kredi kullanabiliyor. Türkiye’de de Eximbank benzer bir modeli devreye alabilir. Türk makine üreticilerinden yapılacak alımlarda uzun vadeli kredi desteği verilirse, hem yerli makine sektörü büyür hem de ithalat azalır.”

30. Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı’na Rekor Katılım Bekleniyor

Bu yıl 30’uncusu 22–25 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenlenecek Avrasya Ambalaj İstanbul Fuarı hakkında da bilgi veren Sarıbekir, fuarın sektörel büyüklüğüyle dünya ölçeğinde ön plana çıktığını belirtti.
“Her yıl ortalama 80 bin profesyonel ziyaretçiyi ağırlıyoruz. Bu açıdan baktığımızda yıllık ziyaretçi sayısıyla dünyanın en büyük ambalaj fuarı haline geldik. Interpack üç yılda bir 200 bin kişiyi ağırlıyor, biz ise her yıl 130 ülkeden katılımcıları İstanbul’da buluşturuyoruz.” dedi.

Sarıbekir, fuarın 30 yıllık geçmişinde Türkiye ambalaj endüstrisinin küresel vitrini haline geldiğini vurgulayarak, “1994’te küçük bir fuar olarak başlayan bu organizasyon, bugün sektörün stratejik buluşma noktası, yatırım kararlarının şekillendiği, yeni teknolojilerin tanıtıldığı bir platform haline geldi. Avrasya Ambalaj Fuarı artık Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı.” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.