Etkinlikle ilgili değerlendirmelerde bulunan ZÜCDER Başkanı Burak Önder, şunları söyledi: “Turkish Housewares by Invitation Only Türkiye etkinliği 22 Mayıs’ta düzenlenecek. Önemli bir etkinlik. Dünyanın farklı bölgelerinden seçilmiş satın almacıların ülkemize geldiği ve üretici, ihracatçı firmalarla buluştuğu bir etkinlik.”
Önder, bu yıl Invitation Only organizasyonuna destek verdiklerini belirterek sözlerine şöyle devam etti: “ZÜCDER olarak bu sene Invitation Only’ye destek veriyoruz. Buradaki temel amacımız, seçim sürecinde de meslektaşlarımızla görüşmüştük, artık elimizdeki kısıtlı kaynakları en doğru, en etkin şekilde kullanmak. Biz EVSİD ile bu noktada Invitation Only’ye destek vereceğiz. Onlar da bize Türkiye’de Informa Fuarcılık’la beraber düzenlediğimiz Zuchex Fuarı’nda destek olacaklar. Böylece güç birlikleri yapacağız.”
Sektörün geleceğine dair güçlü mesajlar veren Önder, sektör için en verimli ve kaliteli organizasyonları düzenlemeye odaklandıklarını vurguladı: “Sektörümüz için en iyisini, en verimli şekilde, en kaliteli biçimde düzenlemeye çalışacağız. Artık daha fazla sinerjinin olacağı, sektörümüzün, üyelerimizin ve bu anlamda ülkemizin kazanacağı projeleri el birliğiyle ortaya koyacağız.”
Dünyadaki derin dönüşüme biz ne kadar hazırız?
Burak Önder, küresel ticarette yaşanan değişimlere de dikkat çekerek “Artık dünya derin bir dönüşümün başında. Bunun getirdiği riskler de var, fırsatlar da. Bugün baktığınız zaman, İslam dünyasına yönelen bir devlet, Rusya ile yakınlaşan Türkiye’nin Rusya’ya olan ihracatı bir seneden bu yana düşüyor. Belki Rusya’yı daha insaflı çözebilirsek, Rusya pazarında Türk ürünleri daha aktif olabilir. Bununla beraber Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ilişkilerde bir düzenleme havası görüyoruz. Avrupa Birliği süreci var. Artık dünyanın bloklara dönüştüğü bir süreç. Bu süreçte riskler de var, fırsatlar da var. Önemli olan şu: Biz bu değişime ne kadar hazırız?” ifadelerini kullandı.
Türkiye sanayisi ve rekabet gücü
Sektörde yurtiçi ve yurtdışı talep hakkında önemli değerlendirmelerde bulunan Önder, Türkiye'nin rekabetçi maliyet avantajını kaybetmeye başladığına işaret etti: “Türkiye sanayisi, şöyle söyleyeyim, talep noktasında bir sıkıntı yaşamıyor. En azından kendi sektörümüz için söyleyebilirim. Hem yurtdışı hem yurtiçi talebinde derin bir düşüş görmüyoruz. Ama Türkiye’de rekabetçi maliyet politikasından biraz uzaklaştığımızı görüyoruz. Artık sadece yurtdışında değil, yurtiçinde de Türk ürünlerinin pahalı hale geldiği bir sürece girdik.”
Önder, Türkiye sanayisinin geleceği için iki temel ihtiyacı şöyle özetledi: “Bu noktada iki temel sorun var: Birincisi, Türkiye’deki tüm sanayiciler için nakit akışını sağlayacak kaliteli bir finansman modeline erişim. Yani finansmana erişim ve finansmanın kalitesi çok önemli bir hale geliyor. İkincisi, Türkiye’nin yatırım açığı ile karşı karşıya kalmaması için, en azından şu dönemde otomasyon yatırımlarının, robotlaşmanın, yani sanayideki dönüşümün desteklenmesi gerekiyor. Bunun için uzun vadeli, kaliteli bir finansman desteği şart.”
Önder: “Kendi Kendimize Yetebilmeliyiz”
Küresel ekonomide yaşanabilecek yeni krizlere karşı sanayinin güçlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Burak Önder, şunları ekledi: “Türkiye bu süreçlerden çıkacaktır, fakat daha zor zamanlar da geliyor, hem küresel ölçekte hem ülkemizde. Bu süreçte bizim çıkaracağımız en önemli ders, pandemi döneminde olduğu gibi, ülkenizin kendi kendine yetebilmesi gerektiğidir. Görüyorsunuz, Avrupa ve ABD son 30 yıldaki dış ticaret politikalarında şunu fark ettiler: 'Üretimi içeri kaydırmalıyız.'”
Son olarak devlet desteklerinin önemine değinen Önder, sektörün beklentilerini şöyle dile getirdi:“Bu nedenle bütün bu süreçlerden ders çıkardık. Evet, Türkiye uluslararası politikada, dış politikada önemli ve doğru adımlar attı. Milli güvenlik konularında çok etkin çalışmalar yaptı. Fakat artık sanayi tarafının da muhakkak desteklenmesi ve Türkiye’nin büyümesinin yine sanayi ve ihracatla, kaliteli bir büyüme ile olması gerektiğini düşünüyoruz.”
“Bu noktada kamudan, devletimizden beklentimiz şudur: Evet, elimizde kısıtlı kaynaklar olduğunu biliyoruz. Ancak bu kaynakların sanayiye ve ihracata, o ince kılcal damarlara kadar ulaşacak şekilde etkin bir biçimde aktarılmasını bekliyoruz."