Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünya ekonomilerinin son dönemde belirsizlik, oynaklık ve karmaşıklığın arttığı bir süreçten geçtiğini belirterek, Türkiye’nin bu zorlu dönemi fırsata çevirebileceğini söyledi. Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 16’ncı Boğaziçi Zirvesi’nde konuşan Şimşek, “Küresel zorluklar aynı zamanda Türkiye için fırsatlar da sunuyor. Bölgesel ve küresel ölçekte daha güçlü ticaret, sanayi ve teknoloji iş birlikleriyle Türkiye, istikrarlı büyüme yolculuğunu kararlılıkla sürdürecek.” dedi.
“Küresel belirsizlikler yeni norm haline geldi”
Şimşek, küresel ekonomideki belirsizliklerin son yıllarda zirveye ulaştığını vurgulayarak, “Ticaretin parçalanması, yüksek borçluluk oranları, yaşlanan nüfuslar ve yapay zekânın bölgesel dengesizlikleri bu tabloyu karmaşık hale getiriyor. İklim krizi de bu riskleri daha da derinleştiriyor. Dünyanın birçok bölgesinde artan çatışmalar ve gerilimler ise küresel büyüme için yeni tehditler oluşturuyor.” ifadelerini kullandı.
IMF’nin son beş yıllık büyüme projeksiyonlarına değinen Şimşek, “Küresel büyüme oranı yüzde 3 civarına sıkışmış durumda. Finansal kriz öncesi dönemde bu oran yüzde 4,5 ila 5 seviyelerindeydi. Düşük büyüme artık yeni normal haline geldi.” dedi.
“Korumacılığa karşı serbest ticaret ağımız avantaj sağlıyor”
Küresel ticarette artan korumacılığa rağmen Türkiye’nin daha dirençli olduğunu belirten Şimşek, “Ticaretimizin büyük kısmı serbest ticaret anlaşması yaptığımız ülkelerle gerçekleşiyor. Şu anda 54 ülke ile STA’mız var ve toplam ihracatımızın yüzde 80’inden fazlası bu ağ içinde. Ayrıca Körfez’den Irak üzerinden Türkiye’ye uzanacak Yeni Kalkınma Yolu projesine yatırım yapıyoruz. Bu hat, Körfez ülkeleri ve Irak’ı Londra ile Pekin arasında bir ticaret koridoruna dönüştürecek.” dedi.
Şimşek, serbest ticaret anlaşmalarının kapsamının da genişletileceğini belirterek, “Birleşik Krallık ile kapsamlı bir anlaşma tamamlanmak üzere. Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği’nin güncellenmesi gerekiyor. Körfez ülkeleriyle yeni anlaşmalar yürürlükte, Japonya ile de görüşmeler sürüyor.” diye ekledi.
“Hizmet ihracatında büyük potansiyel var”
Türkiye’nin hizmet ihracatında güçlü bir konuma sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, “Turist sayısında dünyada dördüncü, inşaatta Çin’in ardından ikinci sıradayız. Sağlık turizminde küresel pazarın yüzde 5’ine sahibiz. Eğitimde yükselen bir aktörüz. Türkiye dizi ihracatında dünyada üçüncü, oyun sektöründe ise İstanbul, Londra’nın ardından ikinci sırada. Önümüzdeki on yılda büyümenin en güçlü potansiyeli hizmet ihracatında olacak.” dedi.
“Borçluluk oranımız düşük, manevra alanımız geniş”
Küresel borçluluk oranlarının artmasına rağmen Türkiye’nin güçlü mali yapısına dikkat çeken Şimşek, “Türkiye’nin toplam borçluluk oranı yüzde 89 seviyesinde. Bu oran dünya genelinde yüzde 240, gelişmekte olan ülkelerde ise yüzde 320 civarında. Bu fark, Türkiye’ye mali manevra alanı sağlıyor. Bu çerçevede verimliliği artıracak altyapı yatırımlarına öncelik veriyoruz. Organize sanayi bölgelerini limanlara demiryolu ile bağlayarak hem rekabet gücümüzü artıracak hem de karbon ayak izimizi azaltacağız.” dedi.
“Yüksek teknolojiye 30 milyar dolarlık kaynak”
Yapay zekâ ve yüksek teknoloji yatırımlarına da değinen Şimşek, “Türkiye, IMF’nin ‘AI preparedness index’ sıralamasında gelişmekte olan ülkelerin önünde yer alıyor. Önümüzdeki dönemde fiber altyapı, 5G+, veri merkezleri ve nükleer enerji yatırımları artacak. 2030 yılına kadar 30 yüksek teknoloji ürününü desteklemek için 30 milyar dolarlık kaynak ayırdık.” bilgisini verdi.
Şimşek, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede de kararlı adımlar attığını belirterek, “Son 20 yılda sulama ve su koruma projelerine 90 milyar dolar harcandı. Bu yıl İklim Yasası ve Yenilenebilir Enerji Yasası kabul edildi. Oxford ve Cambridge’in araştırmasına göre, Türkiye dünyayı daha ‘yeşil’ hale getirme potansiyeli en yüksek altıncı ülke.” dedi.
“Üç temel hedef: Fiyat istikrarı, güçlü mali yapı, sürdürülebilir cari denge”
Türkiye’nin reform programının üç temel öncelik üzerine kurulu olduğunu belirten Şimşek, “Dezenflasyon, mali disiplinin güçlendirilmesi ve cari açığın azaltılması hedefleniyor. Enflasyon yüzde 60’lardan yüzde 30’lara geriledi, üç yıl içinde tek haneye düşmesi bekleniyor. Bütçe açığı yeniden yüzde 3’ün altına indirilecek. Harcama kontrolü, vergi reformu ve kamu maliyesi reformlarıyla bu hedefleri destekliyoruz.” dedi.
Şimşek, Türkiye’nin risk priminin 460 baz puan azaldığını hatırlatarak, “Bu, borçlanma maliyetlerinde ciddi bir düşüş anlamına geliyor. Kredi derecelendirme kuruluşları da Türkiye’nin notunu artırmaya devam ediyor. Moody’s son dönemde üç, S&P ise iki kademe yükseltti.” diye konuştu.
Konuşmasını umut mesajıyla tamamlayan Şimşek, “Küresel zorluklar aynı zamanda Türkiye için fırsatlar sunuyor. Güçlü ticaret, sanayi ve teknoloji iş birlikleriyle Türkiye istikrarlı büyüme yolculuğunu sürdürecek.” dedi.