Küresel piyasalar 2025 yılına, enflasyon-resesyon ikilemi ve merkez bankalarının parasal gevşeme beklentileriyle girdi. Bu dönemde artan jeopolitik ve ekonomik belirsizlikler, yatırımcıların güvenli liman arayışını tetikleyerek altına olan talebi rekor seviyelere taşıdı.
Altına Talep Tırmanışta: Enflasyon, Resesyon ve Jeopolitik Endişeler
Yılın ilk yarısında küresel piyasalar; merkez bankalarının faiz indirimine yönelme beklentileri, ekonomik büyüme endişeleri ve yüksek enflasyon gibi kırılgan dinamiklerle mücadele etti. Bu gelişmeler, altının hem yatırımcılar hem de merkez bankaları için güvenli liman olarak yeniden ön plana çıkmasına neden oldu.
Özellikle ABD Başkanı Donald Trump’ın ocak ayında göreve başlaması sonrası yeniden gündeme gelen “tarife savaşları” ve ticaret politikaları, küresel ekonomiye yönelik belirsizlikleri artırdı. ABD’nin büyük ticaret ortaklarıyla yaşadığı gerilimler ve uygulamaya koyduğu yeni tarifeler, enflasyonist baskıları tetikleyerek ABD Merkez Bankası’nın (Fed) politika alanını daralttı.
Buna ek olarak, ABD’nin büyüyen bütçe açığına yönelik kaygılar da, altın fiyatlarını destekleyen ikinci temel faktör olarak öne çıktı.
Jeopolitik Gerilimler ve Artan Merkez Bankası Alımları
Altının ons fiyatı, jeopolitik gelişmelerden de önemli ölçüde etkilendi. İsrail’in 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesi ihlal ederek Gazze’ye yönelik saldırılarını 18 Mart’ta yeniden başlatması, küresel risk iştahını düşürdü. Aynı dönemde Trump-Putin arasında Ukrayna meselesine dair yapılan anlaşmaların sonuçlarına dair belirsizlikler de altının güvenli liman özelliğini güçlendirdi.
Bu süreçte birçok merkez bankası, enflasyona ve küresel risklere karşı portföylerini çeşitlendirmek amacıyla altın alımlarını hızlandırdı. Özellikle ABD tahvillerinden çıkan bazı merkez bankalarının altına yönelmesi, yılın ilk yarısında dikkat çeken stratejik bir dönüşüm olarak öne çıktı.
Rakamlarla İlk Yarı:
- Altının ons fiyatı %25,9 artışla 3.303 dolara kadar yükseldi.
- En yüksek aylık artış %9,3 ile mart ayında yaşandı.
- Nisan ayında ticaret gerilimleriyle birlikte ons fiyatı 3.499,99 doları test etti.
- Dolar endeksi 108,5’ten 96,7 seviyesine gerileyerek altın fiyatlarını destekledi.
Çin ve ETF’lerden Gelen Güçlü Talep
Yüksek fiyatlara rağmen Çin’in fiziki altına olan talebi güçlü seyrini sürdürdü. Ayrıca İran-İsrail hattındaki gerilimlerin tırmanması, yatırımcıları güvenli liman arayışına yöneltti. Dünya Altın Konseyi verilerine göre, fiziksel altına dayalı borsa yatırım fonlarına (ETF) 2020’den bu yana en büyük yatırımcı girişi yaşandı. Konseyin anketine göre, katılımcıların %95’i altın rezervlerinin artacağını, dolar rezervlerinin ise azalacağını öngörüyor.
“Yılın İkinci Yarısı Altın Yılı Değil”
AA’ya konuşan Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş, yılın ikinci yarısında jeopolitik gerilimlerde bir azalma ve ticaret belirsizliklerinde yumuşama beklendiğini belirterek, ons altın fiyatının 3.700 doları aşmasının düşük olasılık olduğunu söyledi.
“3.000–3.500 dolar bandı içinde bir fiyat hareketi bekliyoruz. 2.500-2.700 dolar seviyeleri bugünden bakıldığında uzak senaryolar gibi görünüyor. Ancak 3.000 dolar altına sert düşüşler de çok olası değil.”
— Tonguç Erbaş, Ahlatcı Portföy GM
Erbaş ayrıca, Trump yönetiminin son politikalarının doları zayıflatma etkisine sahip olduğunu, bu durumun da ABD’nin ticaret dengesine kısa vadede katkı sağladığını belirtti. Erbaş’a göre, ABD yönetimi orta vadede hem tarife anlaşmaları hem de jeopolitik riskleri azaltacak adımlar planlıyor.