EKONOMİ

Demir-Çelik Endüstrisi Uyarıyor: Haksız Rekabet Sanayiyi Tehdit Ediyor

Demir-Çelik Üreticilerinden Uyarı: Anti-Damping Önlemleri Gelmezse Türk Sanayisi Zarar Görecek

Abone Ol

Demir-çelik üreticileri, Çin, Rusya, Hindistan ve Uzak Doğu ülkelerinden gelen dampingli ürünlerin haksız rekabet yarattığını vurguluyor. Sektör temsilcilerine göre, Uzak Doğu’da devlet desteğiyle üretilen ve standartlara uymayan yabancı kaynaklı çelik, iç piyasayı domine ediyor. Bu durum, paslanmaz çelik ve genel demir-çelik üretim kapasitesinin önemli bölümünün kullanılamamasına neden olurken, yerli üretici maliyetinin altında satış yapmak zorunda kalıyor.

Demir Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, “ABD ve AB’nin korumacılık duvarını aşamayan Asya ülkelerinin ihracatındaki artışlar, Türkiye’nin 60 milyon ton seviyesindeki üretim kapasitesinin büyük bölümünün atıl kalmasına yol açtı” diyerek sektörün durma noktasına yaklaştığını belirtti.

Paslanmaz çelik sektörünün önde gelen temsilcilerinden Kibar Holding İcra Kurulu Başkanı Haluk Kayabaşı ise, “Dampingli paslanmaz çeliğin en yoğun geldiği ülkeler Çin ve Endonezya. Bu ürünler, kirli üretim, enerji ve finansman sübvansiyonları ile yapay olarak ucuzlaştırılıyor. Kısa vadede ucuzmuş gibi görünen bu ürünler, orta vadede Türk sanayisine ciddi zarar verecek ve uzun vadede stratejik üretimde dışa bağımlılığı artıracak” dedi.

Çolakoğlu Metalurji A.Ş. Genel Müdürü Uğur Dalbeler, “Çelik üretiminiz olmazsa dünyanın en pahalı çeliğini kullanmak zorunda kalırsınız; bu da hiçbir sanayinin güçlenmesine izin vermez” sözleriyle üreticinin korunması gerektiğini vurguladı.

Zor Günlerden Geçen Demir-Çelik Sektörü

ABD ve AB’nin iç üretimi korumaya yönelik önlemleri ihracatı zorlaştırırken, Çin, Hindistan ve Rusya gibi Asya ülkelerinin dampingli ürünlerle Türkiye iç pazarında etkin hale gelmesi, üretim kapasitesinin önemli ölçüde atıl kalmasına yol açtı. Demir-çelik üreticileri, haksız rekabete karşı tüm dünyada uygulanan anti-damping vergilerinin Türkiye’de de hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor.

Veysel Yayan, “Dünyada korumacılık eğilimi artarken, ülkemiz haksız rekabet koşullarına açık hale geldi. Çin, Rusya, Hindistan ve bazı Uzak Doğu ülkelerinin ihracatındaki artışlar, Türkiye’deki üretimi olumsuz etkileyerek 60 milyon ton seviyesindeki kapasitemizin büyük oranda atıl kalmasına neden oldu” dedi.

Asya Ülkeleri Fazla Üretimi Düşük Fiyatlarla Piyasaya Sürüyor

Yayan, Asya ülkelerindeki çelik üretiminin devlet destekli olduğuna dikkat çekerek, “Çin ve Uzak Doğu’dan gelen ürünler, yerli üreticilerin maliyetlerinin oldukça altında fiyatlarla piyasaya giriyor. Türkiye’de üreticiler yüksek girdi ve finansman maliyetleriyle mücadele ederken, bu ürünler uluslararası piyasalara düşük fiyatlarla yönlendiriliyor. Bu durum hem küresel fiyat dengesini bozuyor hem de haksız rekabeti derinleştiriyor. 2020’den bu yana Çin’den yapılan ithalat 10 kat arttı ve bu hızlı artış, yerli üretimin kapasite kullanım oranını ciddi şekilde düşürdü” dedi.

Türk Çeliği Kalitesiyle Küresel Ölçekte Tercih Ediliyor

Yayan, “Çin ve Uzak Doğu’dan ithal edilen çelik ürünleri kalite sürekliliği ve standartlar açısından sorunlar yaratabiliyor. Türk çelik sektörü ise kalite konusunda kendini kanıtlamış durumda. 180’e yakın ülkeye ihracat yapıyoruz ve üretim süreçlerimiz uluslararası standartlara uygun. Bu da Türk çeliğini hem iç piyasada hem de küresel ölçekte tercih edilen bir ürün hâline getiriyor” dedi.

Dampingli Ürünler Yatırım İştahını Baltalıyor

Haluk Kayabaşı, dampingli ürünlerin yerli üretici için sürdürülemez bir rekabet ortamı yarattığını belirterek, “Bu ürünler yalnızca fiyat kırmakla kalmıyor, aynı zamanda yerli sanayicinin yatırım iştahını da azaltıyor. Haksız rekabetin önüne geçmek için ticaret savunma araçlarının etkin kullanılması şart” dedi.

Anti-Damping Yeterli Değil, Kapsamlı Önlemler Gerekiyor

Kayabaşı, “Anti-damping vergileri tek başına yeterli olmayabilir. Menşe denetimlerinin etkin yapılması, kalite kontrollerinin artırılması ve kamu alımlarında yerli ürünlerin tercih edilmesi de önemli. Sanayicimizin uygun kredi ve teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi gerekir” ifadelerini kullandı.

Küresel Trend Korumacılığa Dönüyor

ABD ve AB’nin aldığı önlemlerle küresel ölçekte stratejik sektörlerde korumacılığın arttığını belirten Kayabaşı, “ABD Başkanı Trump’ın çelik ürünlerine ek vergi kararı ve AB’nin 2026’dan itibaren Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) uygulaması, stratejik sektörlerde devletlerin üretimlerini korumayı önceliklendirdiğini gösteriyor. Türkiye de benzer şekilde üretim gücünü koruyacak politikaları uygulamalı” dedi.

Paslanmaz Çelik Stratejik Bir Güvenlik Unsuru

Kayabaşı, “Posco Assan’ın 400 milyon dolarlık yatırımı, yalnızca üretim değil; teknoloji transferi, istihdam ve katma değer anlamına geliyor. Paslanmaz çelik, beyaz eşyadan otomotive, savunma sanayiinden enerjiye kadar birçok sektörde temel girdidir. Bu nedenle stratejik bir güvenlik unsuru olarak görülmeli” dedi.

Yerli Yatırımlar Adil Rekabet ve Teşvikle Korunmalı

Kayabaşı, “Yatırımların sürdürülebilirliği için adil rekabet ortamı yaratmak ve yerli üretimi teşvik etmek şart. Üreticilerin hammadde ihtiyaçlarını öncelikli olarak yerli üreticilerden temin etmeleri desteklenmeli. Türkiye, çelikte güçlü bir üretim altyapısına sahip ve bu potansiyeli değerlendirmek, yatırımları kalıcı hâle getirecektir” ifadelerini kullandı.

Türk Çelik Sektörü Telafisi İmkânsız Zararlarla Karşı Karşıya

Uğur Dalbeler, “Önlem alınmazsa Türk çelik sektörü telafisi imkânsız tahribatlarla karşı karşıya kalacak. Kapasite kullanım oranı yüzde 75’in altına düştüğünde sektör zarar görür ve rekabet gücünü yitirir. Son iki yıldır yüzde 60 altında çalışıyoruz ve bu da ileriye dönük ciddi sorun oluşturuyor” dedi.

Çelik Üretimi Olmazsa Sanayi Güçlenemez

Dalbeler, ABD Başkanı Trump’ın “Çeliğin yoksa, ülken yok” sözünü hatırlatarak, “Çelik üretimi yoksa imalat sanayisi, endüstriyel gelişme ve ihracat da olmaz. Çelik, dokunduğumuz her alanda en çok kullanılan malzemedir. Bu sektörün sağlıklı ve sürdürülebilir büyümesi şart; aksi takdirde dünyanın en pahalı çeliğini kullanmak zorunda kalırsınız ve hiçbir sanayi güçlenemez” ifadelerini kullandı.