Güler, söz konusu maddelerin kamu görevlilerinin hak ve özgürlükleriyle bağdaşmadığını, sendikal çoğulculuğu yok saydığını ve teknik mesleklerin itibarını zedelediğini belirtti. 8’inci maddenin kamu çalışanlarını “ya sendikaya üye ol ya da para öde” anlayışına zorladığını vurgulayan Güler, 94’üncü maddeyle teknik hizmetler sınıfına, teknik yeterliliği bulunmayan mesleklerin dahil edilmesinin ise teknik kadrolara yönelik açık bir itibarsızlaştırma girişimi olduğunu ifade etti.
Toplu sözleşme sürecinin, her iki yılda bir kamu çalışanlarının mali ve sosyal haklarını belirlemek amacıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı koordinasyonunda yürütüldüğünü hatırlatan Güler, bu görüşmelere kamu işveren heyeti, yetkili konfederasyonlar ve hizmet kollarındaki sendikaların katıldığını aktardı. 28 Temmuz 2025’te başlayan 8’inci Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Güler, “Bir yandan sendikal özgürlüğü mali yaptırımla kısıtlayan, diğer yandan mühendislik mesleğinin onurunu gölgeleyen bu maddeler kamu yararına hizmet etmez. Amaç, kamu hizmetinin kalitesini artırmak değil, sendikal tekel oluşturmak. Bu nedenle her iki maddenin de acilen teklif metninden çıkarılması gerekmektedir” dedi.
“8’inci madde açık bir şekilde Anayasa ihlali”
Yetkili konfederasyonun teklif metninde yer alan 8’inci maddeye göre, yetkili sendikaya üye olmayan kamu çalışanlarının toplu sözleşme hükümlerinden ancak dayanışma aidatı ödeyerek yararlanabileceğini belirten Güler, bu durumun adil bir uygulama olmayacağını ifade etti. Bunun açıkça bir anayasa ihlali olduğuna dikkat çeken Güler, “Anayasal bir hak olan sendika üyeliği, bireyin özgür iradesine dayanıyor. Bu düzenlemeyle farklı sendikal tercihleri ortadan kaldırarak, kamu çalışanları tek bir seçeneğe mahkûm ediliyor. Kamu çalışanlarının özgür iradesi, mali yaptırımlarla yönlendirilmeye çalışılıyor. Bu teklif, yalnızca Anayasamıza değil, ILO’nun 87 ve 98 sayılı sözleşmelerine ve Avrupa Sosyal Şartı’na da aykırı” dedi.
“94’üncü madde mühendislik onuruna açık bir saldırı”
Teknik hizmetler sınıfına, teknik niteliği olmayan mesleklerin dâhil edilmesini öngören 94’üncü madde teklifine de tepki gösteren Güler, bu önerinin teknik kadrolara yönelik açık bir itibarsızlaştırma girişimi olduğunu vurguladı. Güler, “Teknik hizmetler sınıfını zayıflatıyor, liyakattan uzaklaşılıyor. Mühendis, mimar, tekniker ve teknisyen gibi yükseköğrenim görmüş uzman kadrolar doğrudan hedef alınıyor. Bu nedenle 94’üncü maddenin kabul edilmesi, mesleki itibarını zedeleyecek, uzmanlık gerektiren alanlarda görev yapan mühendis, mimar, tekniker ve teknisyenlerin motivasyonunu düşürecek ve kamu hizmetlerinde kalite ile liyakat ilkesini ciddi şekilde tehlikeye atacaktır” diye konuştu.
“Sendikal özgürlük pazarlık konusu olamaz”
Teknik hizmetlerin bilgiye ve sorumluluğa dayalı bir uzmanlık alanı olduğunun altını çizen Güler, açıklamalarına şöyle devam etti: “Bazı meslek gruplarının Teknik Hizmetler Sınıfı’na alınması, kamu hizmetinin niteliğini düşürecek ve teknik personelin özlük haklarında haksız rekabete neden olacak. Bu iki maddeyle mühendislerin emeği, teknik sınıfın itibarı ve kamu vicdanı yok sayılmak isteniyor. Mühendis Tek-Sen ENERJİ Sendikası olarak, kamu hizmetinin niteliğini, teknik mesleklerin onurunu ve sendikal tercih hakkını korumaya devam edeceğiz.”
“Mühendislik Meslek Kanunu çıkarılması artık bir zorunluluk”
Teklifler arasında yer alan ve “Mühendislik Mesleğine İlişkin Düzenleme” başlığını taşıyan 134’üncü maddeye de değinen Mühendis Tek-Sen ENERJİ Genel Başkanı Mümin Güler, bu maddede kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü alınarak bir düzenleme yapılmasının öngörüldüğünü belirtti. Söz konusu düzenlemenin, mühendis, mimar ve şehir plancılarının da dâhil olduğu Teknik Hizmetler Sınıfı personelinin mali, özlük ve emeklilik haklarına ilişkin olarak, yetkili konfederasyonun katkısıyla 2026 yılı içerisinde tamamlanmasının planladığına dikkat çeken Güler, “134’üncü madde, olumlu bir adım olsa da yetersiz kalıyor. Çünkü ısrarla talep ettiğimiz ‘Mühendislik Meslek Kanunu’na dair tek bir ifade içermiyor. Oysa ülke kalkınmasında stratejik rol üstlenen, toplumsal yaşamın her alanına katkı sunan ve büyük sorumluluklar taşıyan mühendislik mesleği, hâlen yasal statü ve mesleki güvence açısından parçalı, dağınık ve belirsiz bir yapı içinde. Mesleki yetki, görev tanımı, etik denetim, ücret ve kariyer gelişimi gibi konularda süregelen eşitsizliklerin giderilmesi için; doktorlar, avukatlar, noterler gibi diğer temel meslek gruplarında olduğu gibi, mühendislik için de özel bir ‘Mühendislik Meslek Kanunu’ çıkarılması artık bir zorunluluk haline geldi” dedi.