İSO Yönetim Kurulu Başkanı, kısa bir süre önce duyurulan İSO 500 sonuçlarının ardından gelen bu raporun, sanayinin içinden geçtiği zorlu süreci tüm çıplaklığıyla gözler önüne serdiğini vurguladı.
Rapora göre, İSO İkinci 500 şirketlerinin 2024 performansı; zayıf satış artışı, yükselen maliyetler ve gerileyen karlılık olarak özetleniyor. Üretimden satışlarda sadece binde 1'lik reel bir daralma yaşanmasına rağmen, bu rakam İSO 500’deki yüzde 3,4’lük gerilemeyle kıyaslandığında daha olumlu bir tablo sunuyor. Ancak, son üç yıldır İSO İkinci 500’de reel satışların aralıksız düşmesi, dikkat çeken bir diğer gelişme oldu.
Olumlu göstergeler arasında, ihracatta yüzde 6,2'lik bir artış ve istihdamda son altı yıldır süregelen büyüme eğilimi yer aldı. İSO Başkanı, bu iki verinin mevcut ekonomik koşullar altında özellikle değerli olduğunu belirtti.
Ancak raporun karanlık yüzü, kârlılıktaki erimeyle kendini gösterdi. Şirketlerin hem satış maliyetleri hem de faaliyet giderleri uzun yıllardır görülmeyen seviyelere ulaşırken, faaliyet karlılığında gözle görülür bir aşınma yaşandı. Yükselen faiz ortamına rağmen devam eden finansman ihtiyacı, mali borçların artmasına neden olurken, finansman giderlerinin faaliyet kârına oranı yüzde 45’ten yüzde 81’e yükseldi.
Tüm bu zorluklara rağmen, sanayi kuruluşlarının AR-GE’ye olan ilgisinin artması ve düşük teknolojiden orta-yüksek teknolojiye doğru yönelimin güçlenmesi gelecek adına umut verici bir tablo çizdi. İSO Başkanı, bu yapısal dönüşümün desteklenmesinin, sanayinin uzun vadeli direncini artıracağına dikkat çekti.
İSO 500'e göre nispeten daha küçük ve orta işletmeleri kapsayan İSO İkinci 500'ün sonuçlarını değerlendirirken, kuşkusuz şirketlerimizin 2024 yılını nasıl bir ekonomik atmosferde geçirdiğini de unutmamalıyız. Dünyada artan ekonomik ve ticari kutuplaşma, Avrupa'nın geleneksel imalat sektörlerinde derinleşen kriz ve genel anlamda sıkı seyreden dış finansal koşulların damga vurduğu 2024 yılında, ülkemizdeki enflasyonla mücadele adımları da sanayi kuruluşlarımızın ekonomik faaliyetleri açısından belirleyici önemdeydi. Bir yandan enflasyonu kontrol altına almak, diğer yandan dış kırılganlıkları azaltmak, büyümeyi dengeli ve sürdürülebilir bir patikaya taşımak gibi hedefler doğrultusunda hayata geçirilen ekonomi programının, özellikle 2024'ün ikinci çeyreğinden itibaren d aha kapsamlı bir şekilde uygulanmaya başlanması, finansman maliyetlerini arttırmış, iç tüketimde ivme kaybına yol açmıştı.
İşte; bugün açıkladığımız İSO İkinci 500 verileri de bütün bu dış ve iç ekonomik gelişmelerin sanayi sektörlerimiz üzerindeki baskıyı artırdığını açıkça ortaya koyuyor. Özellikle gerek üretim gerekse işletme faaliyetleri açısından krediye erişime duyarlılığı daha yüksek olan küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin bunu güçlü bir şekilde hissettiğini görüyoruz.
Bu faaliyet koşullarına karşın sanayimiz, ekonomimizin daha sağlıklı ve rasyonel bir zemine oturması için verilen mücadeleye, güçlü bir sorumluluk anlayışıyla; üreterek, ihracat yaparak ve istihdam yaratarak destek vermeye devam ediyor. Bu nedenle, yaşadıkları birçok sıkıntıya karşın 2024 gibi zorlu bir yılda sanayi sektörler imizin göstermiş olduğu bu performans takdire şayandır. Ayrıca, ekonomideki en temel işlevi olan üretmeyi sürdürüp, aş ve iş yaratmayı başararak Türkiye'nin ve Türkiye ekonomisinin yanında olduğunu gösteren sanayicilerimize, değerli bilgilerini bizimle paylaştıkları ve araştırmamıza katıldıkları için teşekkür ediyoruz."