Ev Satarak Ayakta Durmak

Abone Ol

Bu hafta fuar sahnesinde duyduğum bir cümle, uzun zamandır hiçbir şeyin beni bu kadar durup düşündürmediğini hatırlattı.
Bir organizatör, sohbetin ortasında kulağıma eğildi ve düşük bir sesle şunu söyledi:

“İbrahim… ev sattım.”

Cümle sade ama ağırdı.
Ne dramatik bir hava vardı, ne de etrafta bir hareketlilik.
Bir insanın içinden geçen yükü cümleye saklaması gibi bir andı.

Devam etti:

“Ayakta durmak için… kimseye mahcup olmamak için.
Bu parayı bu sektörden kazandık, yine kazanırız.
Ev gider, yenisi alınır.
Ama bir fuarın itibarı giderse geri gelmez.”

O an bir kez daha düşündüm.
Fuarcılık dışarıdan ışıklı bir sektör gibi görünür;
ama içeride sahnenin arkasında, insanların hayatından eksilen çok şey vardır.

Katılımcı Ödemez Ama Fuarın Faturası Gününde Gelir

Sektörü dışarıdan izleyenlerin en çok düştüğü yanılgı şu:

“Organizatör parayı toplar, kolayca işini yapar.”

Gerçek hiç de öyle değil.

Katılımcı parasını ödese de ödemese de organizatör,
fuarın mecburi giderlerini peşin öder:

  • Salon kirası
  • Teknik hizmet
  • Elektrik, güvenlik, temizlik
  • Stand alanları
  • Yurt içi ve yurt dışı tanıtım masrafları

Bu kalemlerden hiçbiri “çek döndü, biraz bekleyin” demez.

Katılımcı ödemeyi geciktirir,
çek döner,
plan değişir…

Ama salon kirası beklemez.
Teknik hizmet beklemez.
Operasyon hiç beklemez.

Organizatör, katılımcı ödememiş olsa bile,
o günü gelen faturaların tamamını kendi cebinden kapatır.

Bazıları tam bu noktada öz sermayesini, arabasını, hatta evini ortaya koyuyor.
Hiçbir yere yazılmayan gerçek budur.

Bu Sektörde Para Kaybedersin Ama Güven Kaybedersen İş Biter

O organizatörün kurduğu cümledeki esas ağırlık şuydu:

“Ev gider, yerine yenisi alınır.
Ama güven giderse hiçbir şey yerine gelmez.”

Bunu sadece bir işletme refleksiyle söylemiyordu.
Yılların emeği, alın teri, riski vardı içinde.

Fuarcılık dışarıdan büyük ve kazançlı görünür;
ama aslında çok kırılgan bir yapıdır.
Bir fuarın itibarı bir kez çizilirse, toparlanması bazen yıllar alır.

Bu yüzden bu sektörde insanlar para kaybetmekten değil,
mahcup olmaktan korkar.

Sektörün Sessiz Gerçeği: Bedeli En Çok Organizatör Öder

Masalarda konuşulan rakamlar, kalabalık salonlar, ziyaretçi sayıları bir yana…
Bir de kimsenin bilmediği, konuşulsa da yüksek sesle söylenmeyen yükler vardır:

  • Ödenmeyen stand borçları
  • Dönen çekler
  • Son dakika iptalleri
  • Bir gecede ortaya çıkan operasyon masrafları

Fuar günü herkes ışıkların altında dolaşırken,
arka tarafta bir organizatör şunu bilir:

“Herkes işini yapacak ama en son faturayı ben ödeyeceğim.”

Bu sektör bugün hâlâ ayaktaysa,
bu kâr marjlarının yüksekliğinden değil;
insanların yaptığı fedakârlığın büyüklüğündendir.

Kimi arabasını satıyor,
kimi birikimini ortaya koyuyor,
kimi evinin tapusunu masaya bırakıyor.

Tek bir sebeple:

İtibar gitmesin.
Söz yerde kalmasın.

Fuarcılık Paradan Çok İtibar Üzerine Kurulu Bir Meslektir

Bu haftaki “ev sattım” cümlesi, aslında yıllardır herkesin bildiği ama kimsenin yüksek sesle söylemediği bir gerçeği yeniden hatırlattı:

Fuarcılık dışarıdan göründüğü kadar kolay bir iş değil.
Ayakta kalmak, para kazanmaktan çok daha fazlasını istiyor.
Fedakârlık, emek, sorumluluk ve en önemlisi güven…

Ve bu sektörün özü şudur:

Bu işte kaybedilen para telafi edilir, ama kaybedilen güven asla yerine konmaz.